İ.K | 13.Bölüm

2.3K 133 98
                                    

Yüzyüzeyken Konuşuruz - Dinle Beni Bi'
"Rüzgarım söndü, dindi ateşim. Ah bebeğim... Ben hâlâ deliyim."

05:56

Sıkıntıyla derin bir nefes aldım ve başımı geriye doğru yatırdım. Pars'ın dediklerinden sonra gözüme uyku girmemişti ve o yanımdan gittikten sonra balkona çıkmış, ne yapacağımı düşünmeye başlamıştım.

Her şeye rağmen onun kalbini kırmak istemiyordum ama olmayacak bir şey için ona ümit de veremezdim. Ne yapacağımı kesinlikle bilmiyordum.

Yüzümü sıvazlayıp, oturduğum koltuğa daha çok yayıldım. Söylemekle anlamıyordu, bağırıp çağırmamla hiç anlamıyordu, kalbini kırsam vicdanım rahat olmazdı... Çıkmazdaydım!

Düşünerek birkaç saat daha balkonda geçirdim. Tam ayağa kalkacağım sırada, balkona giren Pars'la oturduğum yerde kaldım. Beni görünce tek kaşı havaya kalktı, dudağından sigarasını çekerken yanıma doğru geldi.

"Hayırdır, bu saatte niye uyanıksın?"

Yanımdaki tekli koltuğa otururken, gözlerimi ondan ayırmadım. "Uyku tutmadı." Tek kaşı havaya kalkmıştı. "Allah Allah."

"Sen niye bu saatte uyanıksın?"

Bu soruyu sadece sormak için sormuştum, çünkü biliyordum ki o hep bu saatlerde uyanırdı. Bir süre yüzüme baktı. "Hep bu saatlerde uyandığımı bildiğini sanıyordum."

"Unutmuş olamaz mıyım?"

Sorma tarzım ona derin bir nefes aldırdı. "Sen zaten benimle ilgili olan her şeyi beyninden çıkartmışsındır."
Bunu söylerken, bir yandan da dişlerini sıkıyordu.

"Başka ne bekliyordun ki Pars?"

Alayla gülümseyip, etrafına baktı ve gözleri yine beni buldu. "Sadece şeyi anlamıyorum ben; ilk başlarda hemen beni aklından çıkartmanı."

Kaşlarımı çattım. "Anlamadım?" Oturduğu yere iyice yerleşti. "Benim yaptığım işi öğrenmen ve senin bir anda benden soğumandan bahsediyorum."

"Sen, adam öldürmeye iş demeye devam ettiğin sürece ben senden soğumaya devam edeceğim bu birincisi, ikincisi dürüst olacağım; ayrıldıktan uzun bir süre gerçekten benim için çok zor geçmişti ama sonrasında duygusal düşünmeyi bir kenara bıraktım ve doğru olanı yaptım. En azından ben doğru yaptığımı düşünüyorum."

Onu hapise attırdığımı tekrar hatırlatmam gerilmesini sağlamıştı. Ellerini dizleri önünde birleştirip, öne doğru eğildi. "Senin doğruların ve yanlışların bir bana mı?"

Ne demek istediğini anlamamıştım. "Derken?" Ayağa kalkıp, ellerini eşofmanının cebine yerleştirdi ve etrafımda dolanmaya başladı. Yüzündeki gülümseme hoşuma gitmeyecek şeylerden bahsedeceğini açıkça ortaya koyuyordu. Burnunu çekip, karşımda yere çömeldi.

"Yani diyorum ki; Barlas efendimiz adam öldürüyor, Dolunay hanım ona bir şey söylemiyor, söylemeyi geç haberi olduğunu bile belli etmiyor ama aynı şeyi Pars yapınca hapisi boyluyor, Dolunay hanımın doğruları konuşmaya başlıyor. Hani şimdi nerede senin doğruların, yanlışların?"

İMKÂNSIZLAR KATEGORİSİ - Aşıklar Serisi 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin