İ.K| 17.Bölüm

2K 151 196
                                    


Kahraman Deniz - Doğal Afetim
"Sen geçince semtimi sever gibiyim
Rüzgarında ben de yıkılır gibiyim
Doğal afetim ol, gel yine kabul
Seni çok sevdim, beni çok sev."

Gökhan Türkmen - Gülmedi Kader
"Bitti sandım oysa
Geçmedi gitti ne var ne yoksa
Gördüm ama inanmadım asla
Şimdi derinlerdeyim ve yasta."

Geçmiş sustu... Geçmiş kapının arkasına saklandı. Geçmiş adamda geçmemiş; Geçmiş kadında hiç yaşanmamış; ama geçmiş geçmişinden çekilmiş, adamın acılarının kapı arkasına saklanmış.

Adam geçmişe tutunmuş, adam ümitlerine yanmış. Adamın hayatında ince bir sızı oluşmuş, bütün geleceğine karışmış.

Adam, kadınsız yaşama ebedi bir adım atmış; adamın canı çok yanmış. Haykırmak istemiş yandıklarını, bağırmak istemiş sevdasını; kadının ayaklarına kapanmak istemiş "beni sev" diye, kadının kulaklarına fısıldamak istemiş "beni gör" diye.

Kadın, bir adama kör olmuş; kadın, bir adama sağır olmuş. Herkese çiçek olan kadın, bir adama kaktüs olmuş...

Geçmişe dönmek istedim, geçmişe deli gibi koşmak istedim. Öyle ki; geçmiş ve gelecek bir yol seçeneği olsaydı, ben geçmişe koşardım. Kalbimdeki bu adamı söküp atmak, beni güzel seven adamı baş tacı yapmak isterdim.

Sevilmenin acısı olur muydu?

Sevilmenin acısı var mıydı?

Vardı ama geçiciydi. Sevene nazaran, sevilenin acısı geçiciydi. Şimdi sevenin başı sağ olsun mu?

İç çektim. Kitabımın aşktan kırılan kötü adamının olmazlarına iç çektim. Bir hafta geçmişti ama ben üzülmeye devam ediyordum. Ara sıra zamanda kaybediyordum onu, karanlık çöktüğünde kaybettiğim yerden çekip çıkartıyordum.

Kimse sevilmemeyi hak etmezdi. Bu kötü dünyada herkesin sevilmeye ihtiyacı vardı, yoksa bu dünya hiç çekilir miydi? Peki Pars'ı kim sevecekti?

Sıkıca gözlerimi kapattım. "Hayat bu Dolunay, herkes yolunu bulmak zorunda" diye geçirdim. Ben yanlış yoldayım biliyorum, ama yol nasıl güzel.

Dudaklarım alaycıl bir şekilde kıvrıldı, beynimden bir ses, "sen busun işte Dolunay!" diye bağırdı. "Yaktıklarının yanına yakanları yakıştırıyorsun!" Yaktılarımın yanına yakanları yakıştırıyorum, bencillik ediyorum. Yakan, yaktığımın sevgisinin kıyısından bile geçemez belki de... Bilmiyorum.

Gözlerim tek tük yıldızların arasında gezindi. Gece bile bana küskündü. Belki de beynimdeki adamla, kalbimdeki adamı düşünmemi istemedi. Yıldızlar; Barlas'la, bana aitti. Yıldızlar bizim anımızdı. Ah yıldızlar! Gece bile beynimdeki adamın acısına bu gece saygılıydı. Benden daha çok.

Kollarımı göğüsümde birleştirdim, derince bir nefes çektim içime; gözlerim kapandı o esnada. "Dolunay!" Adımı seslendi Mirza ama bozmak istemedim bu anı. Gitmeyeceğini bildiğim hâlde gider umuduyla dönmedim arkama. Yanıma geldi, benim gibi kollarını birleştirdi göğüsünde; bir süre sessiz kaldı, sonra bozdu huzuru. "Ölüm geçiyor Dolunay, aşk mı geçmeyecek?" Ses tonu acıyla gülümsetti yüzümü.

"Geçmez. Bak, sende ikisi de geçmemiş."

Bir gerçeği dizdim boğazına. Ölüm de geçmezdi, aşkta. Gülümsedi, gözleri doldu. Gözlerinin içine baktım. "Birbirimizi kandırmayalım şimdi burada."

İMKÂNSIZLAR KATEGORİSİ - Aşıklar Serisi 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin