jennie:
hşt!
lalisa?
aptal:
ne var?
jennie:
pekala, dün için özürdilerim.
sana inanmalıydım.
şey, kendimi iyi hissetmiyorum, yanında var mı?
aptal:
hayır, seninle konuştuktan sonra hepsini moonbyul'a sattım.
bana iyi davransaydın, sana da ayırabilirdim.
jennie:
peki.
aptal:
bu aralar çok fazla kullanmaya başladın.
eğer kendini durdurabiliyorsan, biraz azaltmayı dene.
jennie:
durduramıyorum ama deneyeceğim.
başka tanıdığın var mı?
ondan alabilirim.
aptal:
her cümlen çelişiyor,
jennie-ahpekala, var ama senin kullandığın türden satmıyor.
jennie:
tamam, sakinim.
ne zaman getireceksin o zaman?
aptal:
ben marketçi değilim jennie.
getireceğim şey de herhangi bir market ürünü değil.
hemen alamam.
ayrıca senin kullandığın zor bulunuyor.
sıradan bir şey, yani kokain gibi bir şey kullanmaman benim suçum değil.
jennie:
anlıyorum, lalisa.
bekleyebilirim,
sanırım...
aptal:
anlamana sevindim.
aptal çevrimdışı.