jennie:
senden nefret ediyorum.
lalisa:
bak bu karşılıklı işte.
jennie:
ama seviyorum da.
lalisa:
sanırım bu da karşılıklı.
jennie:
yine de nefretim daha ağır basıyor.
benden saklamaya çalıştığın şeyi gördüm.
jennie:
tanrı aşkına!
bunu bana nasıl yapabilirsin?!
lalisa:
seni aldatıyormuşum gibi konuşma.
ki buna aldatmak pek denemez, aramızda bir şey yok.
aissh, ne diyorum ben?
jennie:
saçmalamayı bırak.
o biletler de neyin nesi hah?!
gitmene izin vereceğimi mi düşünüyorsun?
lalisa:
jennie-ah,
jennie:
ben gayet kendimdeyim.
kendine gelmesi gereken sensin.
kendine gel, lalisa.
hayatı olduğun bir insanı bırakmaktan söz ediyorsun.
lalisa:
henüz gitmiyorum.
biletlerin tarihlerini görmeden konuşma.
hem, sen bir bağımlısın.
ne kadar kendinde olabilirsin ki?!
lalisa:
doğru.
ben, senin hayatınım.
lalisa:
ama bu seni bırakmayacağım anlamına gelmiyor.
biliyorsun, vicdansız biriyim.
benim için zor olmaz.
jennie:
senin için zor olmaz.
ama ben?
ben ne yapacağım?
jennie:
ya da boşversene.
umrumda değilsin.
jennie çevrimdışı.