-3-

181 26 5
                                    

Wattpad'de çok fazla Mavi adlı hikaye var, hepsine göz gezdirdim. Çoğu gerçek anlamda amatör, çoğu da gerçek anlamda profesyonel ve harcanıyorlar. Hikayenin adını değiştirmek istedim bir an. Ama tabii ki yapmayacağım. Mavi, hikaye için anahtar kelime gibi bir şeydi, onun için aklıma ilk gelen Mavi oldu. Bu arada bu bölümü okuldan arkadaşım @hayatbazenDuman, yani Buse'ye ithaf ediyorum. Bu arada hikayenin bu sayılara ulaşacağını hiç tahmin etmezdim ki bence hikayeye göre çok iyi bir sayı. Buradaki yazarların çoğu gerçekten profesyonel ve onların yanından geçemeyeceğimi biliyorum. Hissederek yazıyorlar ve bir kitleleri var. Zaten Wattpad'i de hikaye okumak için açmıştım. Yazma gibi bir niyetim yoktu. Her neyse, umarım beğenirsiniz.

Annemle eve giderken tek bir kelime bile etmemiştik. Acı konuşmamıza izin vermiyordu. Kafamı cama yaslayıp, bacaklarımı karnıma çektiğimde tüm gece boyunca ağlayacaktım. Anneme de ağlaması için zaman tanıyacaktım. Bu ikimiz için de çok zordu.

Yarın babamı Karşıyaka Mezarlığı'na defnedecektik, birden telefonumun çalmasıyla düşüncelerim dağıldı. Arayan Defne'ydi. Acıyan gözlerimle ekrana bakarken açmamaya karar verdim. Meşgule atıp yine düşüncelerime dalacaktım, ama Defne buna izin vermedi. Telefonumu tümden kapatıp yine düşüncelere daldım. Annem birden ekledi,

''Defne mi?'' dedi bıkkın sesiyle. O kadar yorgun görünüyordu ki bir an anneme acıdım. Çünkü o ilk defa bu gece yalnız yatacaktı. 

''Evet,açmak istemiyorum'' dedim annemin yüzüne bakmadan. Çünkü bakarsam kalbim burkulacaktı. Onu hiç böyle görmemiştim.

''Açmalısın, Maya. O senin arkadaşın, ona acını paylaşması için izin vermelisin. Bu günlerde yanında olmayacakta ne zaman olacak?'' annem haklıydı. Her zaman ki gibi yine haklıydı. Annemin bunu demesiyle telefonumu açmaya karar verdim, 16 cevapsız arama vardı. 14 Defne'den 2 tanesi Ege'dendi. Defne aramayı bırakmıştı. Ona böyle yaklaşmamalıydım. Teselli edilmeye ihtiyacım vardı. Ege aradığında açma ihtiyacı duydum.

''Maya, niye kapatıyorsun telefonunu sana ulaşamıyoruz'' dedi telefonun ardından telaşla. Sonra devam etti. ''Maya, okula gelmemiştim daha, okuldan çocuklar anlattı, geldiğimde ne sen vardın ne de arabalar, sadece cam kırıkları ve arabadan parçalar vardı''

''Ege, orda olup olmaman sorun değil, bunu sen de biliyorsun, aradığın için teşekkür ederim, yanımda arkadaşlarımın olduğunu bilmem güzel bir şey'' dedim ağlamaklı sesimle.

''Aklına neden gelmediğimiz hakkında soru işareti kalmasın diye söyledim. Defne de okulda değildi, her neyse yarın okula geleceksin umarım?'' dedi Ege, anneme bakma isteği duydum. Onu bu haliyle evde yalnız bırakamazdım.

''Hayır Ege, gelmeyeceğim. Ayrıca babamı defnedeceğiz, Karşıyaka Mezarlığı'nda, gelmek istersen gel.'' dedim ne diyeceğimi kestiremez halde.

''Öldü mü?'' dedi Ege şaşkın sesiyle bana asırlar gibi gelen kısa bir an duraksamadan sonra devam ettirdi, ''Başınız sağolsun, öldüğünü duymamıştım. Gerçekten Maya, inanamıyorum'' dedi, telefonun ardında olsa da kahverengi gözlerinin sonuna kadar açıldığını görmüş gibi oldum.

''Kapatmak zorundayım, eve geldik. Yarın görüşürüz.'' dedim gözlerimi sıkıp, ağlamak istemiyordum, annemin yanında değil.

''Kendine iyi bak. Biz yanındayız'' dedi. Ona aynı şeyi söyleyip kapattım. Annem arabayı park ettiğinde yine hiç bir şey söylemiyordum, söylemiyorduk. Bir an kapının önünde bekleyen Defne'ye baktım. Bunu yapması kalbimi biraz daha yumuşattı.

''Maya!'' diye bağırdı ve bana sıkıca sarıldı. ''Maya nerelerdesin ulaşamadım sana!'' dedi telaşla.

''Hastahanedeydik, duymuşsundur--'' dedim ama konuşmama izin vermeden tamamladı,

''Duydum...'' dedi Defne. Yeniden kollarımız kenetlendi. Defne annemi görünce ona da sarıldı. Annem yaşlarını bırakacak gibi duruyordu ama hepimizden güçlüydü.

''Geçmiş olsun Sanem teyze'' dedi anneme bakarak. Geçmiş olsun kelimesinden anladığım kadarıyla Defne de babamın öldüğünü bilmiyordu. Annem devam ettirdi,

''İçeri geçin, hava soğuk, hasta olmayın'' dedi annem. Üzüntüsünü belli etmemeye çalışsa da içinde kıyametler kopuyordu. Bunubir tek ben görebiliyordum. Annem evin kapısını açtığında Defne elimi tutarak merdivenlerden yukarı çıkmak için gözleriyle işaret etti. Yukarı çıkmadan annemin yanağına onu sevdiğimi belli eden bir şekilde kocaman bir öpücük kondurdum. Odadan içeri girerken anılarım canlanmaya başladı.

Babamın her sabah beni öperek uyandırışı, annemle beraber hasta olduğumda kahvaltı hazırlayıp odama getirmeleri, hasta olduğum zaman babamın başımda beklemesi.... Artık bunların hepsi anılarımda kalacaktı ve sadece hatırlamakla yetinecektim. Defne'nin beni dürtmesiyle kendime geldim.

''Nasıl oldu?'' dedi şefkatle bakarak. İçimden anlatmak gelmiyordu hiç. Hatta sonsuza dek uyumak istiyordum. 

''Defne, babama beni okula bırakması için ben yalvardım'' dedim ve o anda göz yaşlarım akmaya başladı. İlk defa birinin yanında çaresizce ağlıyordum. ''Babama beni bırakması için yalvardım, işe gidecekti ama ben yalvardım, ne vardı yürüyerek gitseydim o gün de, ne olurdu sanki?'' dedim kendimi suçlayarak. 

''Sakın kendini suçlama salak şey'' dedi bana nemli gözlerle bakarak. ''Sakın öyle bir şey yapma'' ellerimi tutarak beni sakinleştirmeye çalıştı, devam ettirdim.

''Okulun önüne geldiğimizde araba durdu. Babam beni öperek uğurladı, tam el sallayacakken arkadan mavi bir arabanın geldiğini gördüm, babama işaret ettim ama anlamadı. Araba biraz daha yaklaşırken koşmaya karar verdim ama geçti, çok geçti. Yetişemedim. Orada öylece olanları izledim'' dedim hıçkırarak. ''Daha erken fark etseydim Defne, belki babam şu an yanımdaydı, birlikte film izliyor olurduk, annem de yemek yapıyor olurdu, her şey yolunda olurdu Defne'' dedim bilincimi kaybetmiş bir şekilde.

''Mehmet  Amca'nın durumu kötü mü yoksa?'' dedi gözlerimin içine bakarak. Gözlerim en koyu haline, en karanlık haline dönmüştü. Uzun bir sessizlikten sonra Defne neler olduğunu kestirmeye başlamıştı. Bana sıkıca sarıldı, Defne'nin sessizce ağladığını fark ettim. Babam, Defne için ikinci bir babaydı. Her zaman iyi anlaşırlardı ve şakalaşırlardı. Bu olayın onu da derinden sarstığına emindim. 

Defne'nin sessizce ''İnanmıyorum'' dediğini duydum. ''Bu gece sizde kalıyorum'' dedi. Ret edemezdim. Buna ihtiyacım vardı. Kafamla onayladım. 

Geriye kalan zamanlarda ise sadece sustuk. Susmak, en iyi şeydi bazen. Sessizlik, en etkili şeydi.

Bu da biraz kısa oldu ama kitle büyüdüğü zaman -ki büyüyecek mi ondan pek emin değilim- daha uzun bölümler gelecek. Yeni bölüm yarın gelir diye düşünüyorum. Buse umarım bölümü beğenirsin. Umarım tüm okuyucular beğenir. Emeğimizin karşılığını da almamız gerek. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Öpüldünüz.

MAVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin