Hayat binlerce olasılık ve kombinasyon ile dolu bir oyun gibi. Aslında bu olasılık ve kombinasyonların arasında mekik dokunduğumuzun farkında bile değiliz. Her seçimimiz bir diğerinin nedeni, her sonuç bir diğerinin başlangıcı oluyordu ve biz bunlara 'seçimlerimiz' demek yerine yaşadığımız kötü bir şey ise 'kader' demekle yetiniyorduk. Bütün suçu kadere atıp halimize hayıflanıyor, bir köşeye çekilip 'hayırlısını' bekliyorduk. Aslında her birimiz hayatın içinde yaptığımız seçimlerin sorumluluklarını alamayacak kadar korkaktık, fakat bunu kendine itiraf edebilen var mıydı?
Asansörün kapısı açıldığında elimdeki şeye bakıp hala gülümsüyordum. O kadar dalmıştım ki Melih'in kapıdan çıkışını son anda fark edebilmiştim."Mihran?" Elimdeki paketi kazağımın önündeki cebe hızla atıverdim.
"Ş-Şey... Efendim?" Bana yeşil gözlerinden net bir şekilde okunabilen şok olmuş bir ifadeyle bakıyordu. Elimdeki paketi görmüş müydü yoksa? Genelde soğuk ve ifadesiz olan yüzünün bu kadar değişmesi paketi gördüğününe olan kuşkularımı oldukça arttırmıştı.
"Bir şey mi oldu?" Kendi söyleyene kadar bir şey olmamış gibi davranmam büyük ihtimalle yaptığım en akıllıca hareketim olacaktı. Eğer anladıysa cebimdeki paketi hızla gelip benden çekip almasını bekliyordum. Yapar mıydı böyle bir şeyi?
"Hiç. Ben sadece çilingire haber verdim. Az sonra burada olur, onu diyecektim." Bir anda yüzündeki şok dalgası yerini tekrardan donuk ifadesine bırakmıştı. Hissiz bir insan gibiydi. Oldukça hissiz bir insan... Genelde insanları tahlil etmekte hiç zorlanmazdım, fakat Melih kapalı bir kutu gibiydi. Onu anlamak, onun düşünceleri, hisleri hakkında bir fikire sahip olmak oldukça zordu. Sürekli aynı soğuk ifade, sürekli aynı tarz konuşma ve hep aynı mesafeli tavır ile karşılıyordu beni.
"Çok teşekkür ederim. Sana minnettarım." Yanıma gelip merdivende oturmasını bekliyordum fakat o evimin kapısının önüne geçip dikildi ve telefonunu pantolonunun cebinden çıkarıp oynamaya başladı. Bana cevap vermeye bile gerek duymamıştı. O kibar hali bir anda silinmiş umursamaz bir yabancıya dönüşmüştü.
"Şey... Sen de oldukça yoruldun. Benimle beklemene gerçekten gerek yok." Yalnız kalmam onun burada beni psikolojik olarak köşeye sıkıştırmasından bin kat daha iyiydi.
"Önceden de söylediğim gibi evine girdiğini görmezsem içim rahat etmez." Cevap verirken telefonundan gözlerini kaldırıp bana bakmamıştı bile. Bu durum hissettiğim suçluluk psikolojisini daha da arttırıyordu. Çocukken de hep böyle olurdum. Yapılmaması gerek bir şey yaptığımda annem benimle tartışmak yerine, bir köşeye çekilir her seferinde beni görmezden gelirdi. Kavga etsek içimde birikmiş ne varsa söyler rahatlardım fakat o kavga etmek yerine, beni benle bırakıp kendimle kavga etmemi sağlardı ve sonuçta hep yenilirdim. Ah annem... Seni yüreğimi kor gibi yakan bu acı ile hatırlamak canımı öyle yakıyor ki... Toparlandığım gibi sana koşacağım...
"Bir şey mi oldu?" Diyebildim yüzüme hücum eden ateşi geri plana iterek. Sanki aramızda soğuk bir savaş yaşanıyordu. Bana cevap vermesini dört gözle bekliyordum, en azından sıkıntı cebimdeki paket ise anlayabilecek, paketin zararlı bir şey olmadığını bir dost tarafından verildiğinin savunmasını yapabilecektim, fakat o tam ağzını açacakken telefonu çalıverdi. Ah! Neden şimdi çalmak zorundaydı ki bu telefon!
"Evet, evet kapının önündeyiz. Üçüncü kat. Tamam, bekliyorum." Evimin kahverengi çelik kapısının önünde bir sanatçı tarafından kalemle çizilmiş gibi dikiliyordu. Siyah v yaka kesimli trikosu ve siyah dar kesin kot pantolonunun içinde dış görünüş olarak iddialı olduğunu bütün alem-i cihana resmen yayın yapıyordu. Bu dış görünüş hayatında ona oldukça artılar kattığı kesindi. Günümüzde insanların iç görünüş ile ilgilendiği pek söylenemezdi. Ya güzelsindir ya da çirkin, iyi ya da kötü biri olman kimsenin umrunda değildir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOL AYRIMI
Fiksi Umum"Her son yeni bir başlangıçtır." Peki ya her yeni başlangıç, son bulanı mumla aratırsa? Yirmi üç yaşında hayata daha yeni yeni atılan Mihran karşısına çıkan ilk tümseği 'Kıyametim!' olarak tanımlasa da, hayatında gerçek kıyametin daha kopmadığından...