.

253 18 4
                                    

Sabah alarm çalmadan yarım saat önce  uyandım. Dün yaşadıklarım hala gözümün önüne geliyordu ve Patch de.

Duş aldım. Üzerime siyah bir deri pantolon ve  gri salaş bir kazak giydim. Her zamanki gibi sıradandım. Dikkat çekmeyi sevmiyordum.  Ailemin ölümünden sonra bakışların bende olması yeteri kadar rahatsız ediciydi zaten. Şemsiyemi aldım ve dışarı çıktım. Okula varana kadar ne ıslanmama ne de çıldırmama sebep olacak bir olay olmadı. Üzülmeli miyim sevinmeli miyim bilmiyorum. Okula girdiğimde Carry'i gördüm. Dün çıkışta onu bulamadığım için kızgın, olanları anlatmadığım için gergin bir bakış attı. Yanına gittim ve yanağına bir öpücük kondurdum.

-Affetmem için yeterli değil dedi bir yandan sırıtarak.

Dün olan herşeyi ona anlattım.

-Sen bu çocuğa abayı yakmışsın.

-Abayı falan yakmadım.

Zil çaldı ve sınıflara geçtik. Carry ile farklı sınıflardaydık. Her sınıfta bir oturma düzeni vardı. Bakalım yeni kayıt hangi sınıfa geçecekti?

Yerime oturdum. Bu sınıfta iki tane boş yer vardı. Biri sürtükler sürtüğü Katherine'in yanı diğeri ise benim yanımdı. Zaten bu sınıfa denk gelmeyeceğinden de emindim. Bende bu şans varken!

İçeri müdürle birlikte Patch girdi. Müdür diğer tarafın boş olduğunu görmediğinden yanıma oturttu ve  onu bize tanıttı.

Bütün ders boyunca hiç konuşmadık. Zavallı ben heyecandan titreyen bacaklarımı gizlemeye çalıştım. Onu yakından inceliyordum. Beyaz tenliydi. Çok sert ve soğuk bakışları vardı. Yine bakışlarımın farkına varmış olmalı ki

-Ne bakıyorsun? dedi.

Ben de sadece daldığımı söyledim. Niye böyle davranmıştı ki şimdi?

Aradan üç ders geçmişti. Sanki hiç burada değil gibiydi. Son derste biyoloji öğretmeni görevlendirme yaptı. Beraber oturanlar her hafta bir proje götürmeliydi.  Bu da demek oluyordu ki her hafta buluşmalıydık. Bunu duymak onun hoşuna gitmemiş gibi görünüyordu.

-Bir şey mi oldu ? dedim.

-Hayır bu ödevler başıma bela oldu. İşim gücüm yokmuş gibi.

-Ne işin var ki?

-Hiiçç  dedi. 

Birşeyler olduğundan şüphelendim ama sormadım. Daha o kadar yakın değildik.

-O zaman çabucak bitirelim şu işi. Bu akşam saat yedide benim evimde. Seni almaya gelirim. dedi.

Müsait olup olmadığımı sormamıştı bile.

Odun işte!

Okul zili çaldığında heyecandan ne yapacağımı bilmiyordum. Saat dörde geliyordu ve hazırlanmam dışında Carry'e olanları anlatmak için vaktim vardı.

Bahçeye çıkıp ona telefon ettim. Bu sırada herkes dağılıyordu. Sabırsızlıkla Carry'nin telefonu açmasını beklerken Patch yanımda bitti:

-Arkadaşınla mutluluğunu paylaşmayı bırak! Bir an önce hazırlanmaya git! Kapında beklemem ona göre!

Ne? Mutluluğumu paylasmak mı? Bu çocuk düşüncelerimi mi okuyordu? Nereden bilebilirdi ki?

Hızlı adımlarla eve doğru yürüdüm. Heyecanımdan elim ayağıma dolaştı.

Kapıyı açmak için bile uzun süre  uğraş verdim. Bu arada üstüme ne giyeceğimi düşünüyordum. Bütün giysilerimi denedikten sonra üzerimde  yırtıkları olan mavi kotum ve  sıradan bir gömlekle aynaya bakarken  korna sesi duydum. İşte gelmişti!!! Kitaplarım kitaplarım!!! Ne bulduysam çantanın içine attım. Biyoloji kitabı olması için dua ettim ve dışarı çıktım.

YAŞASIN BİYOLOJİ ÖDEVİ! YAŞASIN BİYOLOJİ ÖĞRETMENİ!  YAŞASIN BENİ ONA YAKLASTIRACAK HERŞEY!

Kötü başlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin