Neydi bu? hem beni ıslatmıstı hem de durup bir özür bile dilememisti. arabası da markaydı. (içimden zengin zuppenin tekidir diye düşündüm) hem sırılsıklamdım hem sinirden köpürüyordum. dönmeyeceğim diye düşündüm içimden inat etmiştim bir kere. okula kadar sırılsıklam yürüdüm. Demir parmaklıkların yanından içeri girerken yanımdan yine aynı araba geçti. Bu beni ıslatan arabaydı ne işi vardı burada? olağan mutsuzluktaki günümü berbat hale çevirebilmek Için daha napabilirdi?
onun arabasına doğru yöneldim, inmiyordu sanki bişey bekliyor gibiydi Gidip kapısına tekme atmaya başladım. kapıyı açtı ve dışarı çıktı. işte şu dakika lanetimin birinci kısmı gerçekleşmişti. yüzü bembeyazdı gözleri ise aksine dondurucu siyahlıktaydı. ailemi kaybettiğimden beri derslerim dışında başka hiçbişey düşünmemiştim. sanki kazada kurtulmam bir lütuf değilde kendime verdiğim bir cezaydı. kısa bir süre birbirimizi incelememizden sonra elleriyle ne vardı hareketi yaptı.
-ilk önce beni bu hale getirdin (saçlarımı gösterdim) şimdi de okuluma geliyorsun tam olarak napmaya çalışıyorsun bilmiyorum ama bu yaptığın...
-bitti mi ?
-evet bitti ve sen şimdi buradan gidiyorsun -şimdi sıra bende. Öncelikle şu dakikadan itibaren burası benimde okulum, ıslanma olayına gelirse farkına bile varmamışım. Eğer rahat bırakacaksan Özür dilerim.. dedi.
tam orada kalakalmıştım. Onu görene kadar istediğim tek şey bir özürdü ama şimdi sanki eksik bişeyler vardı..