Medya: Sehun & Sarı Güller
Yeonhui geceleri bambaşka oluyor. Sabahları butik kahve dükkanları ve kimbap standlarıyla komşusu Hongdae ile karşılaştırıldığında iyi çocuk kategorisinde ve Jongin'in favorisi, özellikle de insanlar akşama doğru Hongdae'ye partilemek için giderek semti boşaltıp geride yaşlıları ve partilemeyi umursamayanları bıraktığı zamanlarda. Geceleriyse neredeyse hırpani oluyor, soju çadırlarında sunulan soğuk içkilere sağlam bir ayyaşı rahatsız edecek kadar su katılıyor ama Luhan bayılıyor bunlara.
Jongin sık sık arkasına bakıp biraz daha arkalarından yürüyen Chanyeol'e bakıyor göz ucuyla. Sonunda Luhan da dönüp bakıyor ancak alayla homurdanıp yorgun argın yürümeye devam ediyor. "Niye ikimizden birini soyacaklarmış gibi arkana bakıp duruyorsun?"
Jongin irkilerek önüne dönerken dudağını ısırıyor. "Yoora-noona'nın kardeşi olduğunu söyledin, değil mi?" diyor buna gerek olmasa da sesini alçaltarak. Parlak yeşil tentenin altındaki tombul adamların kahkahaları sesini yutma konusunda iyi iş çıkarıyor.
"Seul'de yaşamıyor. Busan ya da Daejeon'daydı sanırım, tam bilmiyorum. Deli olduğunu duydum."
Sehun'un sabah söyledikleri zihninin arkasından onu dürtünce istemeden somurtuyor . Chanyeol hiç de deli birine benzemiyor, olsa olsa fazla kibar biri.
"Sehun Yoora-noona'nın kardeşi hakkında bir şeyler dedi," diyor ayağını kaldırıma sürterek. "Söyledikleri hiç de doğru değil gibi. Hiç hem de." Son kısmı daha çok kendisi için söylüyor.
Luhan'ın bir kaşı havalanıyor. "Ne dedi ki?"
Jongin başını sallıyor. "Dedikodu kötüdür."
Tekrar arkasına baktığında Chanyeol'ün görüş açısından çıktığını, kül rengi saçlarının başka bir sokakta kaybolduğunu görüyor.
Market dışındaki tüm mağazaların kapalı olduğu ana caddeden hızlı hızlı geçiyorlar.
"Anahtarların yanında mı?" diye sorarak elini uzatıyor Luhan. Jongin çabucak başını sallayarak anahtarları veriyor ona ve evlerine giriyorlar.
Rutin aynı, ayakkabıları çıkar, çantayı oturma odasına savur, sigaraya çık ya da şekerleme yap. Jongin çabucak üst üste giydiği süveterleri çıkararak oturma odasındaki kanepeye atıyor kendini, örtüleri mırıldanarak üstüne çektiğinde Luhan mutfaktan kolayca duyuyor onu. "Şimdiden uyuyor musun?" diye sesleniyor, sesinde ufak eğlence kırıntıları gizli. "Bir de kalıp pratik yapmak istediğini söylemiştin, küçük yalancı seni."
Jongin uyumak için fazla ince, ama sarılıp yatmak için tam kıvamında olan örtülerin arasında biraz daha kayboluyor. "Uyumuyorum!" diye itiraz ederken Luhan onu göremese de dudaklarını büzüyor. "Üşüdüm, hyung. Üşüdüm sadece."
Luhan elinde bir su şişesiyle kapıda beliriyor. "Eh, ya uyu ya da yeni bale pabuçlarını dik." Eliyle üst katı gösteriyor. "Her iddiasına varım, Sehun döndüğünde gecenin geri kalanını bir kase çorbayla yatağında geçirmen için odaya sürükleyecek seni. O yüzden istiyorsan şimdi yapsan iyi edersin." Hemen ardından çantasını ardından sürükleyerek üst kata çıkan merdivenlerde gözden kayboluyor.
Jongin de aynını yaparken hiç tereddüt etmiyor. Omuzlarına aldığı örtüleri de peşi sıra sürükleyerek merdivenleri hızlı hızlı çıkarken kaymamaya çalışıyor. "Hyung, beni bekle!" Luhan beklemiyor ama Jongin bunu dert etmiyor, yatak odalarının kapısında yakalıyor onu. "Puantlarını mı kıracaksın?" diyor heyecanla.
Luhan başıyla onaylıyor. "Hıhı. Soracağını biliyordum, yine."
Jongin sırıtıp kapıyı iterek Luhan'ın yatağına atıyor kendini. Bu da onun için sorun değil, Sehun bu konuda tartışmak için evde değil en azından ve Luhan'ın yatağı yumuşacık. "Sadece, onları kırmanı izlemeyi seviyorum. Özellikle de şirkette puant giyen tek erkek dansçı olduğun için, sen..." derken rüyadaymış gibi nefes veriyor. "Çok şanslısın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rose Jardin | Çeviri
Hayran KurguBurda hepimiz aşığız. Yazar: MinHart Çeviren: Yuki Başlamadan önce uyarıları dikkate almanızı öneririm.