Bölüm 7 : Dağönü Ormanı

252 3 0
                                    

Terzici kızıyla beraber uzun bir yol katettikten sonra bir köprüye vardılar. Köprünün başında gelenleri belleyen iki kraliyet muhafızı vardı muhafızlar biri sarı uzun saçlı diğeri ise keldi Terzici'nin yaklaştığını görünce arabayı durdurdular "Buradan geçmek için bir miktar para ödemen lazım" dedi sarı saçlı muhafız.
"Kim demiş?" dedi huysuzlanan yaşlı adam, kel muhafız bunun üzerine "Garter'in oğlu Gares'in oğlu Kral Gafers" dedi abisi Gartes tahta çıkamadan ölünce taht Gafers'e kalmıştı. Yaşlı adamın elbette köprüden geçecek kadar parası yoktu "Buyrun tüm param bu" dedi kesesini uzatarak ardından arabanın arkasından bir şişe çıkardı ve "Fakat siz yakışıklı beyler için iyi bir şarabım var" dedi bunun üzerine zaten nöbet tutmaktan oldukça sıkılan adamlar şarabı aldı ve Terzici ile kızının geçmesine izin verdi.
Hava yavaştan kararmaya başlarken Dağönü Ormanı'na varmışlardı bu iyi bir şeydi dağa oldukça yakın olduklarını gösteriyordu ama Terzici'nin içini huzursuz eden bir şey vardı burası ile ilgili söylenen şeyler insanın içini ürpertiyordu.
Hava karardığında Terzici ile kızı ormanda ilerliyorlardı. Ağaçların arasından gelen sesleri mümkün olduğunca umursamamaya çalıştılar zaten ormanın kendisi yeterince ürkütücüydü.
Terzici atların yorulduğunu fark edince bu gecelik oldukları yerde kamp yapmaya karar verdi. Ateş yakmak istemiyordu karanlık bir ormanda yanan bir ateş fazla dikkat çekerdi. Atları bağlayıp at arabasının arkasına geçtiler ve yavaşça uykuya daldılar.
Yaşlı adam kızının onu sarsmasıyla uyandı "Ağaçların arkasında bir şey var!" dedi kızı telaşla, yaşlı adam iğne adını verdiği kılıcı aldı ve arabadan indi etrafı kolaçan ederken ağaçların arasından ona doğru yaklaşan bir şey gördü ne olduğunu anlamak için uğradığı bir kasabadan aldığı alev tozundan bir tutam aldı ve yere atıp ufak bir kıvılcımla yaktı. Alev tozları oldukça yararlıydı kolayca ateş yakabilir ve ısınabilirdiniz. Ateş ormanı aydınlattığında gördüğü şey tüylerini ürpertti karşısında yaklaşık iki buçuk metrelik kocaman gözleri, sivri dişleri ve uzun pençeleri olan; iki ayak üzerinde yürüyen iğrenç bir yaratık duruyordu bu yaratık bir Orman Salkuruydu. Terzici şaşkınlığı karşısında gafil avlandı ve omzuna bir pençe darbesi yedi kesik çok derin olmasa da oldukça acı vericiydi. Kılıcını hemen yaratığın bacağına defalarca sapladı yaratık acı içinde diz çökünce bu sefer kılıcı yaratığın boynuna sapladı ve yaratığı öldürdü. Kızı iyi durumdaydı ama korkmuştu "Bu bir Orman Salkuruydu genelde sürü halinde gezerler çok vaktimiz yok bundan onlarcasıyla savaşmak zorunda kalabiliriz belki biraz daha genç olsaydım yapabilirdim ama artık yaşlandım buradan hemen gitmeliyiz vaktimiz yok" dedi kızına ve haklıydı da hemen ağaçların arkasından onlara doğru yaklaşan uzun gölgeler görülüyordu.
Terzici hızla gerekli eşyaları aldı atların arasında en hızlı olanın sırtına kızıyla beraber atladı ve oradan uzaklaştı ama salkurlar kolay kolay peşlerini bırakmıyordu ve oldukça hızlıydılar uzun kolları neredeyse onları yakalayacaktı uzun süren kovalamanın ardından bir gölün önüne gelmişlerdi. Göle vardıklarında var gücüyle onları kovalayan salkurlar korkuyla gerisingeri kaçtılar. Bu durum Terzici'yi her ne kadar rahatsız etse de başka bir yol yoktu ormanı geçip dağa ulaşmak için bu gölü geçmesi gerekiyordu.
...
Bölüm 7 sonu
A.D

Terzicinin FantezileriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin