Terzici ve kızı gölün önünde bekliyorlardı. Ay ışığının vurduğu gölün görüntüsü o kadar büyüleyiciydi ki uykusuz ve yogun olduklarını kısa bir süreliğine unuttular.
Terzici göle göz gezdirirken kıyıda küçük bir kayık gördü ormanın içine geri dönmek tehlikeliydi, kızının hastalığı kötüleşiyor ve ilaç hızla bitiyordu vakit kaybetmeden dağın tepesine ulaşmalıydılar. Attan inip eşyaları aldıklarından sonra at gölden biraz su içti ve ardından kişneyerek ormana doğru hızla kaçtı yaşlı adam gölün efsunlu olduğunu anlamıştı ama başka yol yoktu kayığa kızıyla binip kızına "İstersen uyuyabilirsin."dedi kızı da öyle yaptı adam gölün karşı tarafına doğru kürek çekerken hoş bir mırıltı duydu uyuyan kızına baktı ama ses ondan gelmiyordu. Yaşlı adam kürek çekmeyede devam ederken gene mırıltı duydu bu sefer ses daha yakından geliyordu ve oldukça tanıdıktı yaşlı adam göle baktığında bir yüz gördü bu yüz karısına aitti ay ışığında ne kadar da güzel görünüyordu. Karısı adeta gölün içinde onu çağırıyordu yaşlı adam bir anlığına göle girmek, her şeyden çok özlediği ve onun için her şeyden vazgeçtiği karısının yanına gitmek ve her şeyi unutmak istedi ama göldeki bu kişinin gerçekten karısı olmayacağını bilecek kadar bilgeydi ve maalesef karısından uzun yaşamıştı. Hem o gitse zavallı kızı tek başına ne yapacaktı?
Terzici gölün kıyısına yaklaşırken göldeki varlık şarkılar söylemeye ve kayıktaki yolculara bakmaya devam ediyordu. Göldeki her neyse saldırgan değildi -tabii göle girilmediği sürece- yaşlı adamın omzu hala acıyordu yarasını temizlemesi ve sarması gerekiyordu.
Ve nihayet gölün diğer kıyısına ulaştıklarında güneş doğuyordu artık Dağönü Ormanı'nda değillerdi Bilge Dağı'nın tam önündelerdi.
...
Bölüm 8 sonu
A.D