Düşüncelerimden sıyrıldım. Yataktan doğruldum.
Evi dolaşmaya başladım. Ev çok güzeldi. Mavilerle doluydu buda hoşuma gitmişti çünkü mavi rengi çok severim. Mutfaga gittimde Mert kahvaltı hazırlıyordu.
"gunaydın" dedim
"günaydınnn" sonunu uzatarak söylemişti. Buda istemsizce gülümseme sebep oldu.
"yardım edebileceğim bir şey varmı??"
"ah. hayır sen sadece otur ve beni bekle" dedi ardından göz kırptı. gülümsemeyle yetindim.
"peki" diyerek sofraya oturdum. 'ah hadi ama Armi sen yardım edemeyecek kadar üşengeçsin ve iğrenç yaparsın batırırsın' dedi iç sesim 'biliyorum biliyorum bunu yüzüme vurmak zorundamısın her zaman' 'bundan sonsuza kadar zevk alıcam' diyerek dil çıkardı.
Mert'in masaya koyduğu bardaklarla birden irkildim.
"süper görünüyorlar" dedim
ellerini kaldırarak "bu kadar marifli olmak zorunda mısınız" dedi. Beraberkahkaha attık
"beklemesinler şimdi ayıp olur" dedim
"aynen" diyerk gülümsedi.
Kahvaltıya yumulduk
***
Kahvaltıyı bitirip sofrayı topladık.
salona geçtik sohbet etmeye başladık.
"ben gitsem iyi olucak" dedim
"dur seni evine bırakayım"
"ah hayır yürümek ve yalnız kalmak istiyorum" zorla tebessüm ettim.
"emin misin?" sadece kafamı sallamakla yetindim ve Mert'in bişey demesine kalmadan kendimi dışarıya attım.
***
Uzun yürüyüşten sonra sahile gelmiştim. Boş bir bank bulup oturdum.
Denizin kokusunu içime çektim. Koku derinliklerime işlemişti.
Denizin kokusu, sesi, martıların sesi, insanların sesleri, araba sesleri etrafa baktığımda aceleyle koşanlar, mutlu olanlar, üzgün olanlar, şaşıranlar, ağlayanlar, el ele tutuşan çiftler ah onalrı görünce içemde koca bir boşluk oluştu. Aklıma 'Ayaz' gelmişti. Biz o çiftten daha iyi olabilirdik hemde fazlasıyla derken havanın çoktan kararmış olduğunu farkettim.
Bir an önce soğuk suyun bedenimle bütünleşmesini istiyordum. Etrafa baktığımda kimse yoktu. Ayakkabılarımı çıkardım ve soğuk kumda yürümeye başladım. O kadar huzur verici ki insanı hayattan soyutluyor. Kıyafetlerimi çıkardım ve ayakkabılarımın yanına bıraktım. Artık üstümde sadece iç çamaşırlarım vardı. Yürümeye devam ettim. Buz gibi su ayaklarımı değince ürperdim. Su çok soğuktu. Biraz daha ilerledim. Artık boyumu aşıyordu. Sırtüstü yattım ve yıldızları izlemeye başladım. Çok güzellerdi.Suda çok fazla kaldığımı üşüyerek hissettim. Yavaş yavaş denizden çıkıp kıyafetlerimin yanına oturdum.
Düşüncelere dalmıştım ki arkada gelen seslerle düşüncelerim dağıldı. Arkaya baktığımda 3 kişini bana doğru geldiklerini farkettim hemen kazağımı düzensizce giydim pantalonumu giydikten sonra ayakkabılarımı ayagıma giyip var gücümle koşmaya başladım. Aniden bir şeye takılıp yere düştüm. Çarptığım kişiye baktığımda hayır olamaz okulda çarpıştığım çocuk.
Arkama baktım 2 çocuk yetişmişlerdi. Ayağa kalktım tam gidiyordum ki bileğimden sertçe tutup beni durdurdu. Arkadaki 2 çocuğa 'gidin' der gibi kafasını öne uzattı. Gitmişlerdi ve ben çok korkuyordum ya bana bişey yaparsa diye düşünürken sesiyle irkildim.
"napıyorsun gece vaktı buralarda vede iç çamaşırlarınla" iğrenç bir sırıtmayla söylemişti ve beni baştan aşağı süzdü tamda gözlerimde durdu.
"yüzüyordum sadece" diyebildim. Sesim o kadar titremişti oda anlamış gibi imalı imalı bakmaya başladı.
"iç çamaşırlarınla??" dedi
"getirmeyi unutmuşum" dedim. Kendime koca bir lanet okudum sesim titremişti.
"demek getirmeyi unuttun" dedi sırıtarak. kafamı sallamakla yetindim.
"peki bu saatte ve bu haldeki kızlara naparlar hiçbir fikrin var mı" dedi yeşil gözleri bir anda karardı. Çok korkutucuydu.
"hayır" demekle yetindim.
"belli" dedi hafif bağırarak ve devam etti "şimdi git ama bir daha karşıma çıkarsan gerçekten canını yakarım. Aklına gelebilecek her türlü" dedi.
Kolumu bıraktı. Tam gidiyordum ki bileğimi tekrar tuttu.
"kıyafetlerini çıkar" dedi siyah gözlerle bakıyordu.
"olmaz çıkaramam. Hem evim çok uzak. Gidemem"
derin bir iç çekip "ayakkabılarını çıkart o zaman" anlamamış gözlerle baktım kaldım. "çıkart" diye bağırdı. Ayaklarıma egilip ayakkabımı çıkarttım. Elini 'ver' anlamında işaret etti. Ayakkabılarımı eleerine verdim. Ne yapmaya çalışıyo bu böyle .
Kolumu bıraktı. Yürümeye başladım.
arkamdan "hızlı olsana çok yavaşsın" bunu gülerek söylemişti.
"ayaklarım acıyo" dedim. Cevap vermeye tenezzül bile etmedi.
***
Ayaklarım acıya acıya eve varabilmiştim. İç çekip cebimden telefonu çıkarttım.Saat 3 olmuştu. 10 arama 4 mesaj ow ah tabiki de abim başka kim merak ederki. Birde Mert mesaj atmıştı "eve gidince mesaj at meraklanmayayım"
Abim " nerdesin kızım" "of delircem nerdesin" "öldürcem seni bak cevap ver" "sakın eve gelme bak" mesajlar gülümsememe sebep oldu.
Herkez uyuyodur diye rahatsız etmek istemediğim için bahçedeki koltuklara oturdum. Yıldızları seyretmeye başladım. Beni kendilerine çekiyorlardı. Rahatlatıyorlar. Derken dışarıdan çıtırtılar gelmeye başladı. Hemen ayağa kalkıp "kim var orda" dedim ah salak Armi hırsızda 'benim sen kimsin mi diycek' diyerek iç sesimle konuştum. Yine çıtırtılar gelince koşup içeriye girdim. Merdivenlerden odama çıkıp yatağıma attım kendimi. Çok uykum vardı ve yatağa alışmam pek zor olmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT
Short StoryUmut bir anda bedeni terkeder. her şey bir anda olur... sen bile ne olduğunu anlamadan değişir. her şey biter. elinde kalan son şeyleri bile kaybedersin. son olan umut. umut'u ise hiç güvenmediğin kişide ararsın...