Arkadaslar ben ilk defa hikaye yazıyorum hatta yazmaya çalışacağım inşallah beğenirsiniz
Okulun son haftasına girdik. Kimisi heyecanla karnelerinde yüksek notlar bekliyor, kimisi sınıfı geçsem bari diye sızlanıyor, kimiside okulu asıyordu. Bense hiç heyecan yapmıyordum, karnemde ne olacak hepsini biliyordum. Ama hiçte mutlu değilim, büyüyecektim 11 sınıf olacaktım 1 yaş daha sırtıma sorumluluk binecekti ben bu sorumluluğu kaldıramazdım.
Annemle babamın bak şu böyle sen niye öyle değilsin diyip üstüme daha çok gelmeleri, beni
başkalarıyla kıyaslayarak bana yardım ettiklerini sanmaları hepsinden nefret
ediyorum, biran önce kurtulmak istiyordum. Ve ne yazık ki yine yaz ve ailemle sıkıcı olarak
geçireceğim 3 ay tamı tamına 3 ay, iyiki abim var o olmasaydı bu kadar dayanabileceğimi sanmazdım.
Bu yaz diğer yazlarıma göre farklı olması için dua ediyordum. Her yaz olduğu gibi 3 ay boyunca televizyon izleyip feyste takılmayacaktım. Bu yaz öyle olmayacaktı geceleri babam ve abim beni soklarada arayacaktı. Ne zaman nerde olacağımı kimseye hesap vermeyecektim. Abimle hergün yaptığımız gibi eğleneceğiz.
Kimsede bana karışamayacak.
Bu hayellere dalarken ders zili çaldı birden oturduğum yerden sıçramama sebep oldu.
Homurdanarak arkadaşlarla sınıftan çıktık ve kantine oturmaya gittik. Bir anda telefonum çaldı
ve babam arıyordu, açmamayı planladım ama ıslarla çalınca açtım. "Kızım hemen eve gelsen iyi
olcak, misafirliğe gideceğiz acele et" dedi "baba" dedim uzatarak "arkadaşlarla oturuyoduk, siz
gitseniz ben gelmesem" dedim sıkılarak ne kadar uğraşsam da babamın ne diyeceni çok iyi
biliyordum "derhal eve evlat" artık ezberlemiştim yapacak bir şeyim olmadığını anlayınca "tamam baba arkadaşlarımla vedalaşıp geliyorum" diyip telefonu kapattım. Arkadaşlara dönerek "üzgünüm gitmem gerek babam çağırıyor yine" bıkkın bir sesle söyledim.
Melis'te bana dönerek "ah biliyorum canım sen sıkma canını bütün babalar aynı" biraz düşünür
gibi yapıp "bir dahaki sefere babanı ben ikna edicem ama" diyerek bana güldü. Bende onlara
sahte bir gülücük atıp okulun kapısından homurdanarak çıktım.
Bahçeye geldiğimde derin bir nefes alıp adım attığım sırada sıcak bir bedenle çarpıstım. Bir an
afalladım. Şaşırarak etrafıma baktım. Yeşil gözlü kumral saçlı beyaz tenli çok yakışıklı biriyle çarpışmıstım.
Tahminen benden 2 yaş büyük. Özür dilemek istercesine gözlerinin içine baktığımda bana nefretle
karışık gülümsemeyle baktığını gördüm. Gülümsemesinin sahte olduğu her halinden belliydi. Bu nefret dolu bakışları beynimin derinde hatırlıyorum gibi ama cıkartamıyordum.
Özür dileyip konuşmasına fırsat vermeden okulun bahçesinden çıkıp yola doğru yürümeye
başladım.
Hala nefret dolu bakışlarını üstümde hissedebiliyordum. Bu yüzden panik olmamaya çalıştım.
Sakın olmalıydım. Korkmamalıydım. Zaten korukulcak bişey yoktu ya da ben öyle sanıyordum.
Ama yanılmışım...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT
Short StoryUmut bir anda bedeni terkeder. her şey bir anda olur... sen bile ne olduğunu anlamadan değişir. her şey biter. elinde kalan son şeyleri bile kaybedersin. son olan umut. umut'u ise hiç güvenmediğin kişide ararsın...