"Bu kadar plajda kalmak senin neyine kızım" diye homurdanarak kum ile bütünleşen bacaklarımı kaldırdım. Sıcak beni iyice mayıştırmıştı. Amele yanığı ile kaplı olan vücudumu baştan aşağı iyice bir süzdüm. Açıkçası bronz ten bana yakışıyor olsa bile, kesinlikle bu yanıklarla hiç şansım yoktu. Cayır cayır yanan tenim ile duşa kabinin önüne geçtim. "Seni alt edebilirim, senden korkmuyorum" diye içimden bir sürü yakarış geçse de, o suyu açamadan uzun ve derin bakışlarla duşa kabini izledim. Arkamı dönüp çantamı alacakken bana edepsiz bir bakış yollayan iki adet gözle karşılaştım. Önce tepki vermesem bile, dayanamayıp arkamı bir kez daha dönüp bu kroluğu sonlandıracağımı düşündüm. Boğazımı temizleyerek ve kötü kız bakışı atarak söze başladım;
"Hayırdır, bir sorun mu var?"
Bana bakan bu iki edepsiz gözün yerini, şimdi şaşkınlık almıştı. Böyle bir tepki beklemediği belliydi. Önce hafif gülümsedi, sonra umursamaz bir eda ile konuşmayı devam ettirdi;
"Ben sadece birlikte duş alabilecegimizi düşünmüştüm, ayrıca benim olduğum yerde sorun olmaz güzel kız. " diyerek göz kırptı. "Bu benim alabileceğim son yanıt olmalı" diye düşünürken bu saf halimi gizlemeyi tercih ettim. Sinirli bir şekilde;
"Haklısın bay zevzek, kesinlikle bulunduğun ortamda bir sorun olmaz. Ortama bile iki tane arıza fazla gelir. Kendisi sorun olan birinden, bu derece dik cevap almam beni şaşırtmadı. Aksine; dışarıdan göründüğün kadar zevzek ve ukalasın. Kendini gizleyemiyorsun" diyerek soluklandım. Onun devam etmesine izin vermeyerek lafa girdim; "Ve, Izmir gibi modern bir şehirde, senin gibi magandaları görmek iç karartıcı."
Bu sefer şaşırma sırası magandaya aitti. Önce sustu, sadece baktı ve tek hamle ile yakınlaştı. Bu beni ürkütmüştü. Gülümsedi ve kulağıma egildi; "Başka yerde banyo yapmaktan korkan, bunu takıntı haline getiren bir kız için fazla iddialı değil misin, ha?"
Fısıltı halinde söylediği bu cümle benim donup kalmama sebep olmuştu.
"S-sen nereden biliyorsun?"
"Ah, tatlı bayan. Keşke senin hakkında bildiklerim bu kadar az olsa. Ilk okulda palyaçolardan korktuğunu, kırmızı ojeyi sevmediğini, 1 oda dolası ayakkabın olduğunu, babanın aksine annene olan bağlılığını da biliyorum. "
"Sadece tahmin ediyorsun geri zekalı, ne tür bir ruh hastasısın umrumda değil lakin uzak dur benden!"
"Tahmin ediyorum öyle mi Burcu? Ah, Canan demeliydim. Sen gerçek ismini bile kullanmayacak kadar korkaksın."
Ben gerçekten korkak mıydım? Daha önemlisi, adını bile bilmediğim bu adam beni kendimden bile nasıl iyi tanıyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aciz.
RomanceAcizlik, bedenimi ele geçirmişken, geçmiş sadece canımı yakabilirdi. Ama sen... Sen, beni geçmişe terk ederek bir kez daha iteledin, vurdun. Unutmuştun; En büyük düşmanının pişmanlık olduğunu bilmiyordun.