-Bölüm 5-

22 2 1
                                    

Arabaya bindiğimizde kimse konuşmuyordu. Günce gibi sosyal, sohbetlere katılan bir kız bile olayın şokunu atlatamamıştı. Ben ona bakıyorum, o bana bakıyordu. Ama gözlerim, Gökhan'ın gözlerine değmekten çekinir gibiydi. Cesaret edemiyordum.

Arabanın penceresinden baktığım zaman Güncelerin evinin önüne geldik. Günce, Gökhan'a mahçup bir biçimde teşekkür ederken Gökhan içten bir gülümseme ile karşılık verdi. Arabada onunla tek kalmak beni geriyordu. Fazla gerilmiştim. Benim evime doğru ters istikamette gittiğimizi görünce sordum;

"Nereye gidiyoruz?"

"Gidince görürsün."

Sustum. Bana patronluk taslaması çok canımı sıkıyordu. Buna rağmen sesimi çıkarmadım.

Araba sessizce durunca sahile geldiğimizi fark ettim. Arabadan inice ayakkabılarımı elime alıp yavaşça kumda yürüdüm. Bu rahatlatmıştı. Gökhan'ın tepkisini merak etsem de yüzüne bakamadım. Nedenini bilmediğim bir şekilde utanıyorum ondan. Aramızdaki sessizliği bozdu;

"Neden yaptın?"

"O an verilmesi gereken en uygun tepkiyi verdim."

"Eski sevgilime ihanet etmiş gibi hissediyorum."

"Eski, dediğin gibi eski. Ayrılmışsınız."

"Adı; Burçin'di.. Onunla olan bağlılığımız farklıydı. Çocukluktan beri tanışıyorduk. Belki ilk evciliğimizi bile birlikte oynamıştık" dedi ve güldü. "Ben onunla anne karnından çıktığımdan beri tanışıyordum. Bizimki ilk başlarda çocuksu bir sevgi olsa bile, bunun çok daha güçlü olduğuna karar vermiştik. Birlikte, 'biz' olarak varmıştık bu kanıya. Artık daha fazla sevgilim olmasını istemedim ve onu evlenme teklifi için akşam yemeğine çağırdım. Merakla beklerken bir telefon aldım. Trafik kazası..."

Yuktundu. Sanki o anı her anlattığında defalarca yaşıyormuş gibi elleri titredi. Onu savunmasız görmek o kadar içimi acıttı ki..

"Gökhan ben özür dilerim."

"Canan, ben o hastahane kapısının şeklini ezbere biliyordum. Ben o hastahane kapısının önünde belki de defalarca sövdüm kendime. Acizliğime."

Sessiz kaldık. Böyle bir durumda ne denirdi bilmiyorum..

"Sen hayatının aşkını kaybettin ama ben kız kardeşimi kaybettim. O zamandan beri kendi adımı kullanmaktan korkan bir zavallıyım. Kendi hayatıma sünger çekmek için, kimliğimdeki isme kadar değiştirmek istedim. Ama, geçmişi silmek tahmin ettiğimden de zor çıktı. Ben düzeltmeye çalıştıkça dibe battım. Güçlü olmaya çalıştıkça bocaladım. Belki korkaklık, belki acizlik. Umrumda değil. Ben burdayım Gökhan, ne yaparsam yapayım yaşıyorum. Ve kahretsin ki sende öyle. Içindeki hesaplaşmayı bitir artık."

Gökhan bana baktığında tebessüm etti, ama bu pişmanlık belirtisiydi.

"Sana korkak dediğim için üzgünüm."

"Sorun değil, öyleyim."

"Biliyor musun? Burçin hep; 'eğer bir gün bu hayattan gidersem, karşına çok daha iyileri çıkacak'  derdi. Ve ben her seferinde ona sarılırdım. Sanki hiç gitmeyecekmiş gibi."

"Kim bilir Gökhan? Belki çıkar karşına öyle biri. Burçin yaşamadığı için ihanet ediyor sana, Cenk ise her nefes alışında ihanet ediyor bana. Aramızdaki fark bu; Ben yüzünü görmeye lanet ederken sen, sen onun yüzünü özledin."

"Sana neden Burcu demiyorum biliyor musun?"

"Evet ya, neden?"

"Bu senin zayıflığın Canan. Yanında ben varken, sen zayıf olamazsın."

"Bu yüzden yani? Kendi egon için?"

"Hayır. Ismin gibi canıma can kattığın için. Canıma can katıyorsun, Canan. Bu sözlerin ile beni baştan yaratıyorsun."

"Kapalı olduğumu söylemiştin."

"Bu seni hissetmeme engel değil."

"Neden buradasın Gökhan?"

"Gerçekten öğrenmek istiyor musun?"

"Fazlasıyla."

Gökhan arabaya doğru yürümeye başladı. Bende arabaya bindim ve sessizlik arabayı egemenliği altına almıştı. En sonunda büyükçe bir araziye geldik ve ben etrafı süzmeye başladım.

"Neden buradayız?"

"Bu toprağa iyi bak Canan, bu toprakta annemin kanı var."

"Gökhan anlamıyorum."

"Aşk kutsal bir şey, Canan. Aşk iliklerine kadar hissedilmesi gereken bir duygu. Benim annem ile babam bunu böyle yaşamışlardı. Ama baban bunu hazmedemedi. Anneme olan karşılıksız sevgisi büyüdü ve sonu mezara gitti. Siz Altınerler, beni bitirdiniz. Baban olacak o herif beni bitirdi. Annemi elimden aldın, seni bitireceğim Kenan Altıner!" diye bağırınca yerimden sıçradım. Benim babam, benim kendimden çok güvendiğim babam nasıl olurda böyle bir şey yapardı?

"S-sen ne diyorsun Gökhan!"

"Babanla babam zamanında çok yakın arkadaşlardı. Babam anneme deliler gibi aşıktı. Fakat senin babanda annemi karşılıksız seviyordu. Ne olduysa o zaman oldu, babam ile annem evlendi. Babam, annemin ona ait olduğunu kanıtlamak için fazla beklemedi. Sonra ben on altı aylıkken baban, benim annemi bu topraklarda vurdu Canan! Ben hayata en sevdiğim kadını kaybederek büyük bir yenilgiyle başladım. Sonra kadın sevgisini birinde tatmışken, kader onu da elimden aldı. Baban en değerlimi elimden aldı, ben de onu  en değerlisini elinden alacaktım. Ama yapamıyorum, Canan. Sana zarar veremiyorum."

O an her şey gözümün önünden geçti... Babamın anneme olan ilgisizliği, ona şiddet uygulaması, aşka inanmaması...

"Öldür beni Gökhan."

"Bugün canıma can kattığını söylerken ciddiydim. Benim için endişelendin. Benim için korktun Canan, ben bu hisse o kadar uzağım ki. Kimse beni böyle teselli etmeye çalışmamıştı."

"Bana her baktığında, annenin bedenini göreceksen, babam denen o adamın parçası olduğum aklına gelecekse bu topraklarda öldür beni. Hadi."

"Sesini kes, seni öldürmeyeceğim."

"Gökhan hayır."

Bu sefer hıçkırıyordum. Bana sarıldı, ona öyle bir sarıldım ki, belki ciğeri çıkacaktı. Saçımı okşayarak konuştu;

"Bana güven."

"B-ben özür dilerim. Annen için."

"Ağlama artık. Ben yokluğuna alıştım. Burçin'in dediği gibi; 'karşıma her zaman daha iyileri çıkacak. ' "

"Kim bilir, belki çok yakındır."

"Belki de.."

Artık ağlamıyordum. Onun kolları bana huzur veriyordu, güven veriyordu.

"Sana güveniyorum."

Gülümsedi.

"O öpücük sahte değildi, Canan."

"Değildi."

Dudaklarımız birbirine değerken irkilmedin. Bir kez daha huzuru içime çektim.

Aciz.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin