04 | Köpek Balığı Güreşi

90 9 7
                                    

Şanslarının yaver gitmediği ortadaydı. İki kişi büyük bir çılgınlık yaparak Penguen'in mekanına patlayıcılar ile giriş yapmış, içerideki adamların neredeyse hepsini katletmişlerdi. Son olarak Penguen ile karşılaştıklarında ise o ana kadar onlardan yana gülen talih, şimdi karşı tarafa geçmişti. 

Odanın zemini olan camın altındaki suyun derinliklerinden bir köpek balığı çıkmıştı. Ancak, herkesin görebileceği türden olan bir köpek balığı değildi bu. İki ayağı üstünde durabilen, insan anatomisine sahip ve Frank'in üç katı büyüklüğünde, iriliğinde olan bir köpek balığıydı. Karşılaştıkları kişi, King Shark'tı. 

Üstünde yalnızca yeşil bir şort vardı. Onun dışında gri renkli olan vücudu bütün çıplaklığı ile Frank'le Harley'in üstüne saldırmaktaydı. İki elindeki tüfeğinde içindeki kurşunların hepsini üstüne kusmaktan geri durmuyordu Frank. Lakin kurşunların King Shark'ın derisini geçmek gibi bir zahmete girme durumu söz konusu değildi. Bazı kurşunlar şans eseri köpek balığının derisine saplanıyor olsa da, dışarıda kalıyor ve hiçbir kurşun içeriye giremiyordu.

Penguen ise uzaktan olanlar izlemekteydi. Gladyatörleri aslanlarla kapıştırırken keyif çatan bir Roma imparatoru edası hissediliyordu. Bir eline çubuk dondurmasını almış, afiyetle tüketirken öbür yandan ise karşısındaki ölümüne yapılan dövüşü keyifle izliyordu. Yanında ise ona eşlik eden biri vardı. Bu seyir keyfini tek başına yaşamamaktaydı. Bütün vücudunu sımsıkı saran, siyah ve parlayan bir kıyafet giymiş kadın ona eşlik etmekteydi. Masanın kenarına oturmuş olan kadın, bacak bacak üstüne atmıştı ve gözlerini bir Penguen'den bir de Frank'e doğru gezdiriyordu.

"Kaçmayı düşünmüyor musun?" diye sordu kadın, iki elini de kendi dizinin üstüne koyarken.

"Niye kaçayım ki?" diye heyecanla cevap verdi Penguen. "Bu dövüşü bir daha göremezsin. Yakaladığın zaman izlemen lazım. Sen de dikkatli izle şimdi, King Shark onları nasıl da parçalayacak."

Köpek balığıyla yapılan savaş ise hiç iyiye gitmiyordu. Frank sürekli aradaki mesafeyi koruma çabası içerisindeydi. Bu da onu sürekli geri kaçmaya ve sağa sola takla atmaya zorluyordu. Yakın dövüşe girmesi olanak değildi. Bulunduğu durumun içerisinde, mümkün değildi. Ancak rakibini alt etmesi için müsait bir açık bulduğunda saldırmak için de her an hazır beklemekteydi. 

Harley ise Frank'e nazaran daha çevik ve atletik olduğu için King Shark ile yakın dövüşe teşebbüs edebilmişti. Köpek Balığın vahşiliğine aldırmadan dibine kadar girmiş ve üstüne gelen darbelerden kaçarken aynı anda da elindeki silahları düşmanı üstünde kullanıyordu. 

King Shark, vücudunun iriliğinden ötürü bütün saldırılarını ağır ve yavaş yapmaktaydı. Bu da Frank'e ve Harley'e kaçmak için uzun bir süre vermekteydi. Böylelikle de aynı yuvarlak içinde yapılan ve sonu gelmeyecek gibi olan bir kedi fare oyununa dönüşmüştü kapışma. Yine de Penguen zevkle izliyor ve Frank'in, köpek balığı tarafından ısırılıp kafasının kopartılacağı anı heyecanla bekliyordu. 

Sürekli kaçmaktan ve yuvarlanmaktan bitap düşecek olmanın sinyallerini vücudunda hissetmeye başlayan Frank, bir plan yapma ihtiyacı duydu. Karşısındaki düşman, onu merdivenlerde kıstıran elemandan daha güçlüydü. Yüzüne bıçakla girişmek gibi bir şey düşünülemezdi. 

Suya düşürmek de köpek balığı olduğu için hiçbir işe yaramazdı. Aksine Frank için duyum aleyhine dönerdi. Suda onunla kapışması imkansızdı. Başka bir çözüm bulmalı ve bulduğu çözümü hemen uygulamaya koymalıydı. 

Harley'le ikisi yan yana geldiğinde, Frank kadının yüzüne baktı. "Gözü, gözlerine hedef almalıyız. Sırtına çık ve bıçağı gözüne sapla."

İnfaz Maçası | Frank Castle x Harley QuinnHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin