~7~

141 15 16
                                    

!!!!!LÜTFEN OKUYUN ÇOK ÖNEMLİ!!!!

Arkadaşlar merhabaaaa!! Ben bölümleri telefondan yazdığım için multimedia koyamıyorum ama şu andan itibare belli aralıklarla koyucağım. Birinci bölümden itibaren bu bölüme kadar olan bölümlere tekrar bakarsanız karakterlerin kimler olduğunu görebilirsiniz. Her bölümde multimedia var! Umarım beğenirsiniz :)))

Yeni bölüm için sınır 10 Vote :) 

Bölüm şarkısı: The Neighberhood - A Little Death

Multimediada Julian Lacey:

"Belki güneş doğana kadar burda kalmalısın." Bunu zoraki söylemişti. Huzursuzca kıpırdandım.

"Burda kalamam ve kalmıyacağım." İkimizde ayakta dikiliyorduk. Heaven, usta bir heykel tıraşın elinden çıkmış bir baş yapıt gibiydi. Ben ise içi samanla doldurulmuş bir korkuluktan farksızdım. Kendini beğenmiş bir sessiz kahkaha attı.

"Burası benim evim ve ben nedersem o olur." Bunu o kadar sevimsiz bir ifadeyle söylemiştiki gırtlağına yapışmamak için kendimi zor tuttum.

"Kendini beğenmiş yapın kimden geliyor? Geninde falan olması lazım çünkü beğenilcek bir yanını göremiyorum. Gece Yürüyen." Ne yalandı ama.

Üstüme doğru geldi ve beni duvarla kendi arasında sıkıştırdı. Siyan Uzun kollu t-shirtü kolarından yukarı sıyrıldı ve bilekleri açıkta kaldı. Kollarındaki morlukları gördüm. Ağzım aralandı. Heaven daha bağlanmamıştı ve Gölgeler'in belirtilerini göstermeye başlamıştı. Gözlerimin kilitlendiği yeri görünce direk kollarını sakladı. Bana tam cevap vericekken kapı açıldı. Kapının eşiğinde duran Constance idi. Üzerindekilere daha önceki gelişinde dikkat etmemiştim. İçine iki tane kendisinden girebilecek büyüklükte açık mavi, ipek bir gömlek giyiyordu. İç çamaşırlarının üzerinde olmadığı fark edilebiliyordu. Heavenda bunu fark etmiştiki tek kelime edemedi. Constance halinden memnun olacakki kendini beğenmiş yarım gülümsemesini ortaya koymuştu. Heaven kendini saniyesinde topladı. Erkek erkektir. İnsan ya da Yürüyen olsun fark etmiyordu. Gözlerimi devirdim ve bakışlarımı çıplak ayaklarımda kilitledim.

"Yeni arkadaşınla aşağı gelmelisin Heaven. Hemen!". Heaven pozisyonunu değiştirmedi. Nefes alıp almadığını anlamak bile güçtü.

Bu evde hepsinin beraber yaşayıp yaşamadığını, ailelerinin nerde olduğunu merak ettim. Evin büyük olduğu çatı katının genişliğinden ve yüksekliğinden belliydi.

"Lütfen kapıyı çal bir dahaki sefere Constance. Yoksa bana gösterdiğin mahremiyet seviyesinde mahremiyet görürsün." İğneleyeci ses tonu kızın sertçe kapıyı çarpıp odadan ayrılmasına sebep oldu.

Constance yerin dibine girmiş olmalıydı. Ne işler çevirdiği Heaven'nın bu sözünden sonra açığa kovuşmuştu. Yüzümün kızardığını hisettim. T-shirtümün kenarıyla oynuyordum. Burda olmamayı diledim. Bu yaşananlarının hepsinin sadece bir rüyadan ibaret olduğunu kendime söylemek istiyordum ama olmadığını biliyordum. Beş Gece Yürüyen'nin evinde kapana kısılmıştım. Kaçmam imkansızdı şuanki konumda. Kaçsamda ne yöne gideceğimi bilmiyordum. Kalbime kelepçe takılmış gibi hissediyordum.

Burda Heaven'nın yanında olmak farklı hissettiriyordu. Huzura ermiş gibiydim ama içimdeki panik dalgası, huzuru su altında bırakıyordu. Burdan hemen çıkmam lazımdı.

Heaven odanın kapısını açmış benim geçmem için bekliyordu. Ne kadar centilmendi (!) Hızlı adımlarla yatağın etrafından dolaştım ve kapıdan çıktım. Arkamdan kapısını kapattı. Çatı katında onun odasının tam karşısında bir tane daha oda vardı. İki odanın arasında kalan ufak duvarda eski bir ayna asılıydı.

Light WalkerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin