Sınıfın önüne geldiğimde içimi bir tereddüt sarmıştı. Bu konuyu arkadaşlarımla tartışmıştım. Anılı bulmak kolay da olmamıştı. Çok fazla konuşmasak da hislerinin gerçek olabileceği ihtimali beni onunla konuşmaya itiyordu. Konuşmalıydım,çünkü arkası boş cümleler kuruyordu.
Elimi sınıfın gümüş renkli kulpuna attım. Tek bir hareketimde görebileceğim birisiydi. Çirkin miydi ? Veya kilolu ? Sivilceli ? Bunların bir önemi yoktu. Anıla karşı bir şeyler hissetmem saçmaydı.
Kapıyı açıp sınıfa girdim. Etrafa bakınırken gözlerim arka köşeyi gördü. Oradaydı,tek başına,yalnız. Ölmeyi bekleyen bir kelebek gibi. Sessizce kitap okuyordu.
Yavaş adımlarla yanına ilerlemeye başladım. Sessizce.Küçük bir çocuğun kelebek yakalamak isterken nasıl yürüyorsa öyle yürüyordum. Yüzünü göremiyordum. Yanına geldiğimde dudaklarım aralandı,fakat konuşmama izin vermeden kendi sesini ruhuma işledi.
''Ben, benim, diyordum. Ama değildi. Bir şey, birisi, bir ruh, hayat çölünden geçen herkesi izliyordu, cennete ulaşmadan yakalayacaktı bizi. Düşündüm, ölümden başka bir şey değildi o.'' Kitabı dikkatlice okuyordu. Sanki,çocuğuna bir şey öğreten bir anne gibi kelimeleri dikkatlice çıkarıyordu ağzından.
''Ölüm cennetten önce bizi ele geçirecek. Yaşarken özlem, acı ve ıstırap çekmemize neden olan, her çeşit bulantıya katlanmamızı sağlayan şey, muhtemelen ana rahminde yaşadığımız ve kabul etmeye yanaşmasak da ancak ölümde tekrarlanabilecek olan birtakım kayıp mutlulukların hatırlanmasıdır''
Kitabın kapağını kapattı. Kitabı sıraya bıraktıktan sonra yavaşça ayaklandı. Yüzünü bana döndü. Yüzüne buruk bir gülümseme yerleştirdi.
''Dışarıda konuşmak ister misin ?''
![](https://img.wattpad.com/cover/163393504-288-k473027.jpg)