•15•

14.1K 1.5K 1.6K
                                    

+450 oy sınırı... Oy sınırı son 8 kaldı ve ben
dayanamadım. Bölümü yayımlayayım dedim.

Uzun bir bölüme hoşgeldiniz canlarım ❤️.
🥀

Dolgun dudaklarımın üzerindeki ince dudaklar...

Kalbim hızlıca atıyordu, büyük bir ihtimalle yüzüm çoktan kızarmıştı, terli ellerim iki yanımda hareketsizce dururken bütün vücudum yanıyordu. Sıcaklıyordum, ateş basıyordu bütün bedenimi.

Kendime gelmem lazımdı ama o ince dudaklar hala benim dudaklarımın üzerindeyken bu oldukça zordu.

Dudakları hareketsizce dudaklarımın üstende duruyorken birdenbire benim hareketsizliğimden yararlanan dudaklar hareket etmeye başlamıştı. Gözlerim hala irice açıktı ama onun gözleri sanki bütün bu anları görmek yerine hissetmek istercesine kapalıydı.

Yavaşça hareket eden dudaklarla beynimin işlevleri birden hareket etmeye başlamış ve algılarım sonuna kadar açılmıştı.

O üst dudağımı emerken sanki benim onu itmemden korkarcasına yavaştı hareketleri. Elleri beni sarmıyordu mesela... Bana dokunmuyordu hiç. Belki de bu anın büyüsünün bana dokunup bozulmasından korkuyordu.

Ellerim benden bağımsız hareket ettiğinde ben bile ne yaptığımı bilmiyor ve bundan emin olamıyordum.

Onu yavaşça ittiğimde bu hareketin daha sert olmasını beklemiştim ama beklediğimin aksine onu kırmaktan korkuyor gibiydim. Onu itmemin etkisiyle benden uzaklaşmıştı ama gözlerini açmayı reddediyordu.

Ellerim onun kollarından aşağıya doğru kayıp bedenimin iki yanına tekrar düştüğünde bakışlarım donuklaşmıştı.

Ne yaptığımı, ne yapacağımı bilmiyordum ve bilmekte istemiyordum.

Gözlerini sonunda açtığında bakışlarındaki hüzünü gördüm ama konuşmadım. Çünkü konuşursam heyecandan sesimin titreyeceğini veya kekeleyeceğimi biliyordum.

Onun için konuşmayı sonuna kadar reddettim.

Kalbim hala göğüs kafesimi zorlarcasına hızlı atarken kaşlarımı çattım bakışlarımdaki donuk ifade yerini sinire bırakmıştı.

Alnımda kaşlarımı çattığım için uzun bir çizgi oluştuğuna emindim. Ama o beni izinsiz öperken ben ona gel buyur bir daha öp mü diyecektim Tanrı aşkına?!

Yüzümün kızardığını da biliyordum ama bu sıcaklamayı bastıramıyordum ya da durduramıyordum. Bu benim elimde olan bir şey değildi.

Gözlerindeki şaşkın bakışlarla bana baktığında benim gözlerimde siniri gördüğüne emindim. Bu sinir ona her şeyi anlatıyordu ama göremediği bir ifade daha vardı bakışlarımda. Kırgınlık...

O duygu benim bütün vücudumu sarmıştı.

Duygu karmaşası içinde olan beynim ve kalbim ne yapmam gerektiğine karar veremiyordu. Ben ise ne demem gerektiğini bilmiyordum.

İki yanımda hareketsizce duran ellerimden bir tanesi yavaşça dudaklarıma gittiğinde gözlerimin dolduğunu hissettim.

Kendimi koruma ve savunma mekanizmam neden aniden böylesine sert bir şekilde yıkılmıştı ki?

Normalde kolay kolay ağlayan bir insan değildim ama şu anda nedensizce içimden delicesine haykırarak ağlamak ve Jungkook'a sövmek istiyordum.

Sözünde durmamıştı. Onun için her şey bu kadar basitti işte.

Bana seni izinsiz öpmeyeceğim diyordu ertesi sabah birdenbire beni öpüyordu. Bu yaptığı tam bir dengesizlikti.

Dance Partner «KookMin»  [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin