Evet...2 gün sonra yeni bölüm geldiii. O güzel yorumlarınızdan sonra bir oturuşta bu bölümü yazdım ve tahmin edin... Uzun bir aradan sonra evet, bölüm içime sindi ve çok mutluyum, bu yüzden sizinle paylaşmak istedim ve hopp, yeni bölüm geldi. Diğer bölümü okumayı ve oy vermeyi unutmayın ve bu bölüme de yorum ve oy verip yaparsanız belki tekrar bölüm erken gelir canlarım.
🥀Yattığım yataktan büyük bir ağrıyla kalktığımda Jungkook yatakta yoktu. Gözlerim yeni uyandığım için şişmiş kısık bakan gözlerimin görüş açımı kapatmasına neden olmuştu. Ellerimi saçlarımdan geçirip dağınık olan saçlarımı düzelttiğimde yavaş adımlarla yerde olan eşyalarımı üstüme tekrar giymeye başladım.
Boxerımı üstüme geçirdiğimde yan taraftaki pencereden dışarı baktım. Havanın kararmış olması beni endişeye düşürürken odaya kısa bir bakış atarak duvar saati bulmaya çalıştım ama yoktu. Duvarda sadece birkaç tane renkli tablo vardı.
Kot pantolonumu hızlıca üstüme geçirip ceplerini kontrol ettiğimde arka cebimdeki telefonumu bulmak beni sevindirse de ekranı açıp baktığımda yüzümdeki gülümseme solmuştu. Saat 22.03 geçiyordu ve annemden bir sürü cevapsız arama ve mesajlar vardı.
Sıkıntıyla oflayıp omuzlarımı düşürdüğümde telefonumun mesaj bölümüne girip anneme iyi olduğumu en fazla bir saat sonra evde olacağıma dair bir mesaj yazıp gönderdim. Eğer annemi veya babamı şu anda ararsam bana ciddi anlamda kızacaklardı o yüzden vakit kaybetmeyip gitsem iyi olacaktı.
Üstüme kazağımı geçirip yatak odasından çıktığımda yüksek sesle müzik çalmaya devam ediyordu. Şu ana kadar müziğin bitmesi gerekmiyor muydu diye düşünürken sağ taraftan bir takım hışırtıların gelmesi ile oraya döndüm.
Jungkook, mutfakta üstsüz, kahverengi saçları ıslak, altında sadece siyah bir eşofmanla durarak gördüğüm kadarıyla yemek yapıyordu. Müziğin ritmine göre dans etmesi ise beni gülümsetmişti.
Sessizce onun arkasına gidip tırnaklarımın ve parmaklarımın izlerinin olduğu omuzlarına parmaklarımı koyarak ayak parmak uçlarımda yükseldim ve hızlıca yanağına küçük bir öpücük kondurdum.
Hiçbir tepki vermeden gülümsediğinde beni fark ettiğini anlamış ve yalandan kaşlarımı çatmıştım. "Bari yalandan da olsa kork." dediğimde yüzündeki gülümsemeyi silip irkilerek kendini geri çekti ve yüzündeki şaşkın bir ifadeyle konuştu.
"Jimin, çok korkuttun beni."
Onun bu şaşkın, iri gözlerle bana bakmasıyla gülmemek için kendimi tuttum ve kollarımı birbirine dolayıp çatık kaşlarımla sahte bir kızgınlıkla konuştum.
"Ben dedikten sonra bunu yapman çok yaratıcı Jungkook." dediğimde kollarımın bağlı olmasını umursamadan kaslı kollarını minik bedenime sardı ve omzumun üzerine çenesini koyarak kısık sesle konuştu.
"Senin de, benim gibi çaresiz bir adamla birlikte olduğun gerçeği çok yaratıcı." dediğinde yüzümdeki sahte kızgınlık yerini kırgınlığa bıraktı.
Kendine neden bu kadar umutsuz vaka olarak görüyordu bilmiyorum ama bu kadarı çok saçmaydı. Bu dünyada kimse onu sevemez diye bir şey yoktu. Arkadaşları onu seviyordu, ben onu seviyordum, her ne kadar annesi komada olsa da eminim annesi Jungkook'u seviyordur.
"Jungkook, kendini neden küçümsüyorsun bilmiyorum ama arkadaşların, ben ve en önemlisi de annen... Biz seni severken sen kendini çaresiz olarak adlandırıyorsun. Bunu yapmanı artık istemiyorum. Seni seviyorum ve eğer sen de beni seviyorsan bir daha kendine öyle kelimeler kullanma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dance Partner «KookMin» [✓]
Fanfic❝Jimin Jungkook'un sahte gülücüklerini alt etti ve yüzünde gerçek gülümsemeler oluşmasına sebep oldu.❞ -Küfür ve rahatsız edici argo kelimeler bulunabilir.- Başlangıç: 10.07.2018 Bitiş; 10.05.2019 Dance etiketinde #1. Sırada (29.04.2022)