Selaam xx Öncelikle birşeyler söylemek istiyorum. Medyadaki gif için @ashfectx'e çok teşekkür ediyorum çünkü gifi o yaptı ve beni büyük bir dertten kurtardı. Bu bölümü ona ithaf ediyorum. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar :'))
-LUKE-
Kapının önünde baygın bir şekilde yatan kişi Jessica'dan başkası değildi. Onu öyle görünce bir an beynime kan gitmedi. Benim bebeğim baygın bir şekilde orada yatıyordu. Kelly yanına çöküp iki parmağıyla nabzına baktı.
"Onu hemen hastaneye götürmeliyiz." diye bağırdı. Hiç beklemeden Jessica'yı kucağıma aldım.
"Biriniz taksi çevirsin. Kelly sen benimle gel. Çocuklar siz arkadan gelin sığmayız." diye bağırdım. Ashton önden gidip yoldan geçen bir taksiyi durdurdu. Kapısını açtı ve koşar adımlarla taksiye bindim. Kelly de öne oturdu. Hemen şöföre en yakın hastaneyi tarif ettik ve hızlı gitmesini söyledik. Ona birşey olacak diye çok korkuyordum. Eğer ona birşey olursa, benim bebeğime birşey olursa kendimi asla affetmem çünkü tüm olanları suçlusu benim.
"Jessica, sana birşey olmayacak bebeğim. Beni bırakma lütfen. Benim sana yaptığımı sen bana yapma. Daha yapacağımız çok şey var beni bırakamazsın." derken ağlamaya başlamıştım. Jessica'nın kafası dizimde olduğu için boynundaki hafif morluk gözüme çarpmıştı. Ona bunu yapanı bulursam yemin ederim elimden kurtuluşu yok.
"Sen uyanacaksın bebeğim. Gözlerini açacaksın. Sadece bayıldın biliyorum. Ama ayılacaksın Jessica. Ayılmak zorundasın." diye gözyaşlarım akarken konuştum.
"Seni bu hale kim soktuysa onu mahvedeğim." diye söylendim. Bu sefer gözüm Jessica'nın bileklerine kaydı. Kesik izleri vardı. Çok derindendi. Bunun sebebi bendim.
"Sana bunları yaşattığım için kendimden nefret ediyorum. Ben bok beyinli bir götün tekiyim. Berbat bir adamım. Ama sana hala deliler gibi aşığım Jess." Onunla ağlamaklı bir haldeyken bu şekilde konuşuyordum. Daha hastaneye gelmemiştik.
"Daha hızlı gidin lütfen."
"Elimden geldiği kadar hızlı gitmeye çalışıyorum."
"Kestirme bir yol yok mu? Ne bileyim ara sokaklardan git birşey yap işte." diye söylendim şöföre. Kelly de en az benim kadar telaşlı ve üzgündü. Sanırım o da ağlıyordu. Şöför ara sokaklardan geçerek hastaneye ulaşmaya çalışıyordu. Çok geçmeden hastane binasını görmüştüm. Hastanenin önüne geldik ve şöföre parasını ödedim. Kelly önce inip kapıyı açtı. Kucağımda Jessica'yla taksiden indim.
Koşarak hastaneye ilerkerken bize sedye getirdiler. Jessica'yı sedyeye yatırdım ve koşar adımlarla hastaneye girdik.
Hemşirelerden biri "Ne oldu nesi var?" diye sordu.
"Bilmiyoruz. Biz bulduğumuzda baygındı." diye cevapladım. Koşarak onu bir odaya aldılar.
"Ayılacak dimi? Lütfen sadece bayıldığını söyleyin." dedim hemşireye.
"Nabzı atıyor. Neden bayıldığı hakkındaki bilgiyi size hasta ayıldığında veririz. Siz sadece bekleyin." dedi ve odaya girdi. O sırada çocuklar da gelmişti.
Tanrım lütfen ona birşey olmasın. Ona birşey olursa kendimi asla affetmem. Onu böyle görmeye dayanamıyorum. Lütfen ayılsın.
-JESSICA-
*Yarım saat sonra*
Gözlerimi açtığımda bir hastane odasındaydım. Ama neden buradaydım? Ne işim vardı? Zihnimi biraz zorladım ve hatırlamaya çalıştım. Jack'ten kurtulmuştum ama evin tam kapısına geldiğimde bayılmıştım. Odada benden başka bir hemşire vardı. Yerimde rahatsızca kıpırdanıp yatakta doğruldum. Uyandığımı fark etmiş olacak ki heyecanla bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forget or Forgive // l.h
De TodoBir tarafta terk edilen bir kız, Diğer tarafta onu terk etmek zorunda kalan bir erkek. İkisi de birbirlerine deli gibi aşık. Genç kız terk edildiği için sevgilisinden içten içe nefret ediyor ama bir o kadar da aşık. Sevgilisinin ondan mecburen ayrıl...