{ s e v e n }

82 14 37
                                    

Luke o sabah Michael'ın gittiğini fark ettikten sonra küçük bir ağlama krizi geçirmiş ve birkaç hüzünlü aşk filmi izleyerek bunu atlatmayı denemişti.

Tüm bu krizlerin üstünden iki gün geçmişti, ve şimdi Luke sahiden daha iyi hissediyordu ya da kendini kandırmayı gerçekten öğrenmişti.

Sarışın oğlanın tek yaptığı şey, iç sesini görmezden gelmek ve düşünmemeye çalışmaktı. İşteyken veya arkadaşlarıyla konuşurken bunu oldukça rahat yapıyordu fakat otobüste oturmuş müzik dinlediğinde veya kafasını yastığa koyduğunda tamamen düşünceleri etrafını sarıyordu.

Kendini anlayamıyordu, her seferinde Michael Clifford denen belanın tam ortasına atlıyor ve yere çakılıp tüm kemiklerinin kırılışını derin acılar çekerek hissediyordu.

Halbuki en yüksekteyken Michael aşağı da yasak elma gibi görünüyordu. Cezbedici ve doğru.
En aşağından kendisine bir sürü şey vaadediyordu ama daha sonra yok oluyordu, aynı şu an yaptığı gibi.

Sarışın oğlan huzursuz bir şekilde yatağında sol tarafa döndü ve boş kısma baktı üzgünce baktı.

Asla orada yatmazdı, tek başına yatmasına rağmen daima sağ tarafta uyurdu, çünkü orası Michael'ın yeriydi. Bu yüzden daima boş ve soğuktu.

Küçük göz yaşları tekrar gözlerine yine birikirken, uykusunun bu gece de (diğer geceler gibi) gelmeyeceğini anladı ve bir sürü kez lanet okuyarak oturma odasının yolunu yorgun bir şekilde tuttu. En son ne zaman gerçekten iyi bir uyku uyuduğunu hatırlamıyordu, bu günlerde gerçekten yorgundu ve yürüyen bir göz altı torbası gibi görünüyordu.

Kendisini tembelce büyük ve dağınık kahverengi koltuğun üstüne atıp televizyonu açtı, umursamazca bir tür borsa programında durdu. Tek istediği evde bir tür ses olmasıydı, böylece yalnız hissetmeyecekti. Telefonunu ortada duran masanın üstünden alıp onunla  ilgilenmeye başladı.

Birkaç dakika boş bir şekilde sosyal medya hesaplarında zaman öldürdükten sonra üstten gelen mesaj bildirimi ile irkildi. Kim bu saatte mesaj atardı ki? Heyecan ve korkuyla mesaja tıkladı.

Bilinmeyen numara: 1 saat içinde bizim yerimize gelir misin? -Michael

Luke gözlerini kırpıştırırken bir bildirim daha geldi.

Bilinmeyen numara: Uyumadığını biliyorum, oturma odasında televizyonun ışığı görünüyor.

Ne yani, Michael burada mıydı? Nasıl böyle bir zamanlama ile gelip Luke'un oturduğu bir ana denk gelebilmişti, tesadüf müydü yoksa tüm zaman boyunca orada mıydı? Üstünde gözler hissedince rahatsız hisseden sarışın, örtünün altına sığınıp bir cevap yazmaya başladı.

Luke: Git başımdan, seni bir daha görmek istemiyorum Michael.

Bilinmeyen numara: Ama benim seni görmeye ihtiyacım var.

burn + mukeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin