Luke iç çekerek elinde, içleri bitki çayı ile dolu iki tane kupa bardakla sıcak salonuna geldi.
Koltukta omuzlarında battaniye ile oturan, beklenmedik şekilde yağan yağmur yüzünden ıslak köpek yavrusuna benzeyen Michael'a bakarak ona doğru adımladı.
"İkimiz için çay yaptım, bugün burada kalabilirsin."
Gözleri hala nedensizce dolu olan Michael, mavi gözlü oğlanın uzattığı kupayı aldı. Bardağı, ellerini ısıtması için avuçlarının arasına sıkıştırdı. Yanına, Luke'un oturması ile bakışlarını oraya çevirdi.
"Seninle mi uyuyacağım?"
Luke iç çekip Michael'a baktı. Kesinlikle çok savunmasız ve şirin göründüğünü inkar etmeyecekti ama onu tanıdığı sürede ne olursa olsun onun yatakta rahat durmayacağından emin olur bir hale gelmişti. Beraber yatarlarsa hiç kuşkusuz sevişiceklerdi-
Her neyse."Aslına bakarsan, koltuğum gayet rahattır."
Kulağına Michael'ın huysuz homurtusu gelince gülümsemeden edemedi sarışın olan. Nasıl bu kadar şirin olabilirdi?
"Lütfen Luke, sana sarılarak uyumayalı çok uzun zaman geçti."
Luke omuzlarını düşürüp, kamburunu çıkararak Michael'a bıkkınca baktı.
Siyah saçlı oğlan, elindeki kupayı önlerindeki salonun ortasında duran ve oldukça çok yer kaplayan ortası camdan masanın üzerine bırakıp omuzlarındaki battaniyeyi geriye itti. Luke'un ellerine uzanıp tuttu.
"Lütfen, lütfen, lütfen..."
Luke'un tuttuğu ellerini omuzlarına yerleştirip kendi ellerini de onun beline sardı yeşil gözleri parıldayan oğlan. Dudakları hedefe doğru fırlatılmış, yolundan hiçbir şekilde şaşmayacak bir ok edası ile sarışının beyaz ve güzel kokan boynuna doğru ilerledi. Ok hedefi tam on ikiden vurmuştu.
Luke istemeden ağzından birkaç mırıltı kaçırarak başını Michael için geriye attı. Michael, nefesini boynunda hissettirecek kadar yakınındayken nasıl ona karşı koyabilirdi ki zaten bu kadar süre boyunca karşı koyabilmesi de büyük bir başarı örneğiydi.
Siyah saçlı olan, mırıltılar sayesinde onayını aldığında yavaşça dudaklarını sarışının boynuna sürtmeye başladı, elleriyle onu rahatlatmak için (Luke'un çok sevdiği gibi) belindeki gamzeyi okşamaya başladı.
Sarışın oğlan, uzun süre sonrasında gelen baştan çıkarıcı temas sayesinde gözlerini kapattı. En son ne zaman 'bu tarz' işler için kendine zaman ayırdığını hatırlamıyordu bile. Alt dudağı dişleri tarafından esir alınırken titrek bir nefes ciğerlerine doğru yola çıktı.
Michael, sarışının boynuna oldukça ıslak aşk öpücükleri bırakmaya başlarken öpücüklerinin arasında fısıldamayı da unutmuyordu.
"Lütfen bebeğim..."
Öpücük.
"Lütfen izin ver."
Öpücük.
"Her şeyi eski haline çevirmeme..."
Öpücük.
Luke'un tüm bedeninden, Michael'ın kısık ve boğuk sesi (ayrıca sıcak nefesi de önemli bir etken) yüzünden kendisine elektrik verilmiş gibi bir titreme geçerken bu sadece siyah saçlı olanın beline daha sıkı sarılmasıyla sonuçlanmıştı.
"P-pekala Michael."
Michael'ın suratına kocaman bir sırıtma yayılırken az önceki masum hallerinden eser kalmamıştı.
Eh, zaten Luke'da bu işin sonunun böyle olacağını biliyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/160882714-288-k129427.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
burn + muke
Fanfiction"oturacağım ve içimde başlattığın yangın ile arabanın yanışını izleyeceğim." [billie eilish watch şarkısından esinlenilmiştir.]