Benimle Uçmak İster Misin? - Yavuz Çetin
[lütfen şarkıyı dinleyelim ve bir miktarcık gözyaşı dökelim, beni nedensizce sızlatan melodisini sindirelim ve öh be sonunda, dedirtecek içeriğe sahip bu bölümü okuyalım. iyi ki buradasınız. yorum yaparsanız çok sevinirim. ]
Acının İlacı - Adamlar
Kafayı yiyeceğim.
Kafayı yiyorum, yedim, yemişim, bitirmişim, tüketmişim.
Sallanıyorum.
Sonun başlangıcındayım.
"Güzel, oldukça güzel."
Gülümsüyorum, yanağımı kaşıyorum.
Karşımda Kim Jongin oturuyor, onunla tanışalı çok olmadı ama hemen kaynaştık, kaynaşmamak mümkün değildi doğrusunu söylemek gerekirse.
Üzerinde leylak rengi şile bezinden bir gömlek var. Kot giydiğini şimdiye dek görmedim, genelde keten ve pamuk gibi, organik hissettiren kumaşlardan yapılmış kıyafetler giyiyor. Ona 'cilt rutinini düşür bir artık' demek istememi sağlayacak parıl parıl bir suratı var ve evet dudakları bir hayli ilgimi çekiyor, konuşurken gözleri ve dudakları arasında depar atıyor irislerim ve evet utanıyorum bundan, yaşım on beş ve anasını satayım deliriyorum bu çocuğun karşısında.
Benden iki yaş büyük, aşağı yukarı tahmin ettiğim gibi. Busan Sanat Okulu'nda son sınıf öğrencisi, resme yeteneği olduğunu görüyorum oraya buraya çiziktirdiği silüetlerden ancak benim kalbimi yazdığı bir şiirle fethediyor.
Kendimi cimciklemek istiyorum çünkü baktıkça düşüyor gibiyim, gözlerimi güzel yüzünden ayıramıyorum ve dudakları yüzünde büyük bir yer kaplıyor ve ben düştükçe düşüyorum, düşüyorum, düşüyorum.
"Teşekkür ederim." Kızarıyor yanakları, dudaklarına benzer bir gül kurusu hükmediyor tenine, yüce isa, bu ne masumiyettir demek istiyorum, sahiden çok masum bir çocuğun yüzü onunki, bir ağabey içgüdüsüyle onu içime sokmak istiyorum ama birazcık şerefsizce, sadece, içime sokayım ve hep orada kalsın istiyorum.
Toy kalbim hemencecik arzunun kucağına atmış kendini.
Ancak tehlikeli. Çok tehlikeli. Varya. O suratıma bakıyor şimdi, bakmasa anlatırdım, betimlerdim neden diye, niye diye, nasıl diye ama utanırım, güzel irisleri üzerimde, anlatamam vallahi çok utanırım.
"Utanma!" Cırlıyorum, ne utanıyorsun güzel insan! Sen utanma, ben utanırım senin yerine.
Esmer elleri çilli parmaklarıma sürtünerek avuçlarım arasında duran defteri çekip alıyor, bir çırpıda kapatıp ağzı açık yanında durmakta olan çantasının içine atıyor.
"Sen muntazam bir şeysin." Mırıldanıyorum, duysun istiyorum ama duyuyor mu bilmiyorum toy yüreğim ilk kez sevgiye bulanmışken haykırmak istiyor. Ulan, demek istiyorum, ulan bana bak, beni gör.
Kendi kendimi çok fazla gaza getiriyorum, pişman olacağım kesin.
Jongin yazıyor, ama ne yazıyor. Edebiyatçı bir aileden geldiğini öğreniyorum. Annesinin babası nın camiada çok tanınan bir şahsiyet olduğunu ve herkeste az yada çok bir yazarlık izi olduğunu öğreniyorum. Ancak Jongin, gerçekten çok farklı yazıyor, kitaplara ömrünü adamış bir çocuk olarak itiraf ediyorum bunu lakin içimden; kütüphanede birkaç haftadır rutine bağlamış buluşma ve karşılaşmalarımızda çok ısrar ettiğimden en sonunda bugün, bana okutuyor bir parça koparıp yüreğinden.
![](https://img.wattpad.com/cover/123504933-288-k211039.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gözyaşlarımız bitti mi sandın [sekai]
Fanfictionkalbimin dolabında şeftalili soda kalmamış, okuduğu dizeler hep bana çıkarmış, bir çatı katında ilk defa öpmüş beni ve öpmeyi düşlediği son adammışım. kalbimi kırmış tanrı ve ben ondan parçalarını toplamasını istemişim, oysa söküp kalbini bana vermi...