haru'ya mektup

301 24 24
                                    

biraz. içimi. affedersiniz.

"kendimi bulamıyorum. baş aşağı akmakta irinden ve nefretten ibaret bir insan denizinin derinliklerinde dümdüz yürümeye çalışıyorum, kendimi bulamıyorum. yürüdüğüm düzlüğün düzlük derecesinden bihaber, nabzımdan ve belki nefes alıp almadığımdan da, kendimden bihaber denizin dibindeyim ve kulaklarım basınçtan duymaz olmuş. kelimelerim bir süre önce tükenmişti, düşüncelerime bel bağlamışım ama unuttuğum, daha doğrusu varlığına kör olduğum bir gerçeklik varmış, ben düşünebilen bir insan değilmişim. ağzıma irin doluyor, demişim en yakınımdaki cesede ama ceset olduğunu dudaklarından öpünceye dek hissetmemişim.
ben mesela bu sabah uyandım. uyandığım ve güneşin doğup doğmamasını umursamadığım bir sabah olsun isterdim. yalnızca bir. bu sabah uyandım ve tüm diğer gündüzler gibi bedenimde değildim. uyuşuk bir zemindim, meyveli soda dökülmüş, zeminde kıvranan sessiz bir sivrisinektim. en azından o sivrisinek olduğumu hissedebilmek isterdim. kendimi yine bulamıyorum. ben güneşler yakalamaya çalışıyorum, ağzıma irin derime nefret çekiliyor, ben is kokuyorum ve batıyorum. sodanın içine gömülüyorum. kanatlarım sıvıya bulandıklar için hareket edemiyor. baş aşağı akan denizde dümdüz ilerliyorum. başım hiç dönmüyor. çünkü benim başım hiç yerinde değildir. güneşler doğuyor, yükseliyor ve alçalıyor, denize batan güneşin ışığı hiç vurmuyor. ama ben kendimi bulamıyorum. bulabildiğim tek şey ölü dudaklar. ve ölü dudaklar beni öpmek istemiyorlar. "

Sana bir mektup yazdım.
Sana bir mektup yazmam gerektiğini düşündüm, Jongin bana öyle yapmamı tembih etti. Bunu yazarken en sevdiğin kalemi kullanmaya karar verdim, bunu yapmamı da Baekhyun söyledi. Senin tavsiyene uyup onları dinlemeye karar verdim.

Birazcık zorlanıyorum ama çok değil. Korkunç kehanetlere inanmakta üstüme yoktur biliyorsun, bu yüzden her aklıma düştüğünde unutmaya çalışıyorum seni. Beklemek biraz zor ve ben çok uzun süredir bir şeyleri bekliyorum sanırım, uyansan bile hiç okumayacağın bu mektubu yazmak için bile bekledim. On üç saniye sayıyorum. Dişlerimi fırçaladıktan sonra ağzıma suyu doldurup on üç saniye sayıyorum. Suyla gargara yaptığım on üç saniye. Senin hatrına on üç sayıyorum çünkü sen en çok on üçüncü yaşını seversin. Sabahları uyanıp kahvaltı hazırlıyorum. Her sabah, hiç sektirmeden. Bazen Jongin de bana katılıyor, elini avcumun içine sarmayı seviyorum o bize çay demlerken. Bazen güneş yüzüne vuruyor, güneş yüzüne vurunca ondan gizlediğim her şeyi söylemek istiyorum, aklıma sen geliyorsun. Ama seni düşünmekten kaçınıyorum, yalnızca onğç saniyem var bunun için. On üç saniyenin üstesinden gelebileceğimi biliyorum. Daha fazlasının değil.

Bir şeyler hissedemediğimi fark ettim.  Hissettiğim çok şey olduğunu ama o kadar içimde kaldıklarını ve o kadar yüzeye uzak durduklarını. Kahvaltıdan sonra provaya gidiyorum, beni çok gergin uçurumlara iteleyen ama bir o kadar da musmutlu ediveren bir şey bu. Kendimi hayal kırıklığına uğratacakmışım gibi geliyor. Bir şeyler hissedemediğimi bu yüzden fark ettim. Olmuyordu. Kaçtığım için, senin annemin Nina'nın ve nicelerinin ince hayaletlerinden kaçındığım için başaramıyordum. Başka birini değil, kendimi oynamam gerekiyordu bunu yalnız ben biliyordum. Kaçıyorum ve günün sonunda boynuna sokulacağım minik kardeşime de kavuşamıyordum.

Pek ağlamadım, üzülme sakın. Ama Jongin benim yerime ağlıyor, benden saklasa da biliyorum. Omuzlarından tutup öpüyorum onu. Ona yalanlar söylüyorum. Onunla sevişiyorum artık, ruhumu ona veriyorum ama kelimelerimi gizliyorum. Yatağın bir süredir boş.

Bu sana yazdığım on üçüncü mektup. Diğer on ikisi çok daha açık seçikti belki, belki yazarken ağlamıştım onları, belki uzun uzun özlemimden yanıyordum. Ama kendi adıma acılarından bahsetmeye katlanamıyorum aşkım. Aşkım senin acılarından birisine dönüşebileceğin ihtimaline katlanamıyorum. Aşkım güneşler umrumda değil aşkım. Aşkım ben galiba ağlıyorum.

Belki de okursun. Bilmiyorum eğer ki benim seni göremediğim ama en azından senin beni duyabildiğin bir realitede bunu okuyacak olursan bilmeni istiyorum ki onu deliler gibi seviyorum. Ona aşkım dersem ağlama m'olur, onu deliler gibi seviyorum ama sen benim canımsın. Ben senden ibaretim aşkım.
  abin.

veda notu:


teşekkür ederim. 

gözyaşlarımız bitti mi sandın [sekai]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin