Part 4
Yemek Salonun oralardaki kadın tuvaletleri, hazırlık odaları, makyaj odaları... Bakmadığım yer kalmamıştı. Steff hiç birinde yoktu. Stephan da onu bulamıyordu. Telefonu açılmıyordu.
Çaresizce yemek salonuna oturdum. Artık gerçekten yapabileceğim bir şey yoktu. Belki yine de gelir diye beklemeye başladım. Masada tek başıma oturuyordum. Yemek ve takdimler çoktan başlamıştı.
İsimleri söylenen çiftler merdivenin başında ışıklar altında selam veriyor ve piste inip dans ediyorlardı. Katılanlar için eğlenceli anlar yok değildi.
" Kim Ji Soo ve Jung Hoseok"
Geçen sene de açılış dansını yapan bu ikili, elbette herkesin favorisiydi. Hocalar bile bu ikiliyi sabırsızlıkla beklediklerini saklamıyordu. Dans bölümünün en iyi ki öğrencisi sahnede gerçekten fırtınalar estiriyordu.
"Park Chae Young ve Cha Yak Yeon"
İsimler okunmaya devam ediyordu. Genç bir kızın neden bunu yapmak istediğini anlıyordum ama bu olay hiç benlik değildi. Hatır için buradaydım ben ve anlaşılan o ki, beni yine kimse umursamıyordu.
Steff ve benim ismimiz söylendiğinde, hissettiğim sıkıntı ve utanç doruk noktasına ulaşmıştı. Zaten olmak istemediğim bu yerde, şu an tam manasıyla yok olmak istiyordum. Kimsenin beni görmemesini umarak oturduğum sandalyeye gömüldüm ve kafamı yere eğdim. Olduğum yerde pısıp bekledim.
Sunucu isimlerimizi birkaç kere daha söyledikten sonra salondaki fısıldaşmalar ve şaşkın bakışlar içinde diğer isimlere geçti. Normalde pek sinirlenen biri olmamama rağmen, artık sinirim tepemdeydi. Steff'e gerçekten çok kızgın ve kırgındım. Beynim zonkluyordu. Salondan çıkmak için kalkıp hızla yürüdüğüm sırada sonucunun sözleri dikkatimi çekti.
"Bayanlar baylar, son çiftimiz Steff Schmidt ve Jung Hoseok!"
Beynimden vurulmuşçasına arkamı dönüp sahneye baktım. Bordo elbisesiyle Steff sol taraftan gelip kocaman gülümsemesi ile ona kolunu uzatan, bembeyaz takım elbisesi ile parlayan Hoseok'un koluna girdi. Ama Hoseok gecenin açılışında Ji Soo ile çıkmıştı! İkinci kez çıkıyordu! Bu normalde olmayacak bir şeydi ve herkes şaşkındı.
Hoseok piste inince biraz solgun duran Steff'i neşeyle döndürdü ve bu kızı bir hayli güldürdü. Steff'in bir dans kraliçesi olduğu söylenemezdi ama Hoseok onu öyle bir yönlendiriyordu ki, ikisi de sahne üzerinde çok çok etkileyici görünüyordu.
Kendimi unutup birkaç dakika onları izledikten sonra, neler olduğunu hatırlayıp sinirle salondan çıktım. Kendimi salak gibi hissediyordum. Ailem ve arkadaşım mutlu olsun diye soyunduğum bu gecede tamamen ortada kalmıştım. Bahçede kimsecikler yoktu. Yakamdaki çiçeği yere atıp ayağımla ezdim.
Okulu, beni salak yerine koyan herkesi geride bırakıp eve doğru yürümeye başladım. Eve hemen dönmek istemediğim için yolu uzattım ve sevdiğim parka uğrayıp bir banka oturdum. Kiraz ağaçlarının olduğu bu park, küçüklüğümden beri beni iyi hissettirirdi. Sanki ağaçların hepsi beni tanırdı ve selamlardı. Zaman zaman kimsenin duymadığı öğütler verirlerdi bana. Kalkmadan kafamı toplamak istedim ve bir sigara yaktım. Bu sırada telefonum çaldı. Araya Stephan'dı.
"Yoongi, neredesin?"
"Eve doğru gidiyorum, parktayım."
" Dinle, Steff... Dur, şimdi konuşamıyorum. Sonra arayacağım ben seni."
İşler iyice karışmıştı.
Eve gittiğimde kapıyı sessizce açıp, hayalet gibi odama gidip ölü gibi uyumaktı niyetim. Ama annem de babam da uyumamış, gelmemi beklemişlerdi. Kötü bir gece geçirmiştim ve daha kötü ne olabilirdi ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Niebieski - Yoonseok- "Bir Min Yoongi Hikâyesi"
FanficBayan Valentine titreyen ellerini suratımda gezdirdi ve beni ışıldayan gözlerle süzdü. "Niebieski" dedi. Hemen yanımda duran Hoseok bana döndü "Ne diyor?" Omuz silkerek "Bilmiyorum" dedim. "Her halde kendi dilinde konuşuyor" "Benimle Kal" hikayesini...