Ben Min Yoongi. Beni ben yapan neydi?
Bürokrat babam ve dil bilimci annemin tek çocuğu... Bu çok sıradan. Stephan'ın eski sevgilisi? Doğru, ama başka? Hoseok'u sevip peşinde sürünen bir zavallı? Orası kesin. Konservatuvarın sessiz ama umut vaad eden öğrencisi, Taemin'in arkadaşı, Bayan Valentine'in öğrencisi ya da yıllarca çalışmış görece iyi bir piyanist? Belki... Bunların hepsi bir parça bendi. Pek ya günün birinde bunlardan biri olmazsam...
Bir özelliğimizi, bir duygumuzu, bir yeteneğimizi kaybedince biz, biz olmaktan çıkar mıyız?
Kaç saattir buradaydım bilmiyordum. Gece mi gündüz mü olduğunu ayırt etmek, hastanenin sıkıcı ışıkları altında güçtü.
"Hoseok, anne Hoseok nerde?"
Bana cevap verecek durumda değildi. Beni duyduğundan bile emin değildim. Saçlarımı sevdi elleriyle. Sonra elimi tutmak için uzandı. Ve ben o an sağ elimi fark ettim...
Bu sırada babam ve teyzemle beraber doktor geldi.
"Yoongi uyanmışsın. Sana genel durumunu anlatmak istiyorum. Sırtına çok kuvvetli darbeler almışsın ve bu bölgende çürükler var. Omuriliğin zarar görmediği için çok şanslıyız. Lütfen kalkmaya çalışma ve dinlen. Sana bir saat önce kuvvetli bir ağrı kesici verdik, birkaç saat sonra tekrar vereceğiz. Yarın dozu azaltmaya başlayacağız. Kolunda Humerus şaft kırığı, parçalı kırıklar ve radial sinir hasarı var. Alçıya bu yüzden aldık. İyileşmeni düzenli olarak gözleyeceğiz. Bu süreçte sabırlı olmalısın. Sinir hasarın için ameliyat olman gerekebilir. Fizik tedavi, platin ya da çivi seçenekler arasında. Buna önümüzdeki günlerde karar vereceğiz. Yarın ya da sonraki gün buradan çıkabileceğini düşünüyorum. Ama kolunun tedavisi için bir süre gidip gelmen gerekecek. "
Odada bir süre sessizlik oldu. Herkes birbirine bakıyor ve vereceği tepkiyi ölçüyordu.
"Kalıcı hasar olacak mı doktor?" diye sordu babam.
"İyileşme sürecine bakacağız. Ama ben kolunun normal fonksiyonlarını geri kazanacağını umuyorum. Tabii burada Yoongi'nin istekli olması ve kendine iyi bakması gerekli."
Normal fonksiyonlar mı? Bu bana yetmezdi ki? "Piyano çalabilecek miyim doktor bey?"
Doktorun yüzü gölgelendi, derin bir soluk verdi. "Bu soruya cevap vermek için henüz çok erken" dedi doktor ama ben suratındaki ifadeden cevabımı almıştım. Sadece ben değil odadaki herkes aynı şeyi anlamış olacak ki annem hıçkırıklar içinde tekrar ağlamaya başladı ve teyzem onu odadan çıkardı.
Gözlerimi tavana diktim. Ne olduğunu anlamıyordum. Yaşlar ben fark etmeden akıyorlardı... İçim sıkılıyordu. Doktorun söylediklerinin henüz ayırdına varabilmiş değildim. Hayatım parça parça dağılıyormuş gibi hissediyordum. Oysa bu her şeyin başlangıcıydı.
"Doktor bey, Hoseok nasıl?" onu görmeliydim.
"Arkadaşın iyi. Sana bilgi vermemi istedi. Onun da çürükleri ve kaburgasında bir kırık var. Ama ciddi bir şey değil. O herhalde sabaha çıkar"
Ona çok ihtiyacım vardı. Onun güneş yüzünü görmeye... Omzunda ağlamaya.
Bu esnada babamın telefonu çaldı. İzin isteyip dışarı çıktı ve koridorda konuşmaya başladı. Haber duyulmuş, herkes beni ve akıbetimi merak etmeye başlamıştı.
Birkaç gün içinde ameliyat oldum ve kolumda alçı ile beklemeye başladım.
6 ay ila bir sene arasında normal fonksiyonlarımın geri dönebileceği söyleniyordu ve bu benim kariyerim için her şeyin bitmesi demekti. Üstelik sinirin tamamen iyileşmeme ihtimali de vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Niebieski - Yoonseok- "Bir Min Yoongi Hikâyesi"
FanficBayan Valentine titreyen ellerini suratımda gezdirdi ve beni ışıldayan gözlerle süzdü. "Niebieski" dedi. Hemen yanımda duran Hoseok bana döndü "Ne diyor?" Omuz silkerek "Bilmiyorum" dedim. "Her halde kendi dilinde konuşuyor" "Benimle Kal" hikayesini...