Taemin gazete standının önünde saçma bir şekilde duruyordu. Belki böyle durmasa dikkatimi çekmeyecekti.
"Ne var orda Taemin?"
"Yok, yok bir şey."
Onu nazikçe kenara çekip arkasına baktım. Derginin kapağında, kenarda bir yerde Hoseok ve Jisoo'nun el ele fotoğrafı vardı. 6 ay önce çıkış yaptıklarından beri, onu görmemek için televizyon ve radyo'yu hiç takip etmiyordum. Ama onunla ilgili haberler bir şekilde karşıma çıkıyordu işte.
"Bunun gerçek olmadığını biliyorsun değil mi?"
"Evet ama yine de çok mide bulandırıcı."
"Şirketin pazarlaması bu. Hatta bildiğim kadarıyla Jisoo'nun başka sevgilisi var zaten."
"Sus Taemin, ne olur sus. "
Midemi bulandıran resme son bir kez bakıp başımı öne eğdim.
"Hadi gidelim buradan. Bir şeyler yiyelim."
Yemek boyunca Taemin'le hiç konuşmadık. Bazen tüm bunlara rağmen neden yanımda durduğunu çözemiyordum.
"Belki de artık... başka insanlara şans vermelisin Yoongi. "
Ağzımda lokmayla Taemin'e cevap verdim.
"Başka insanlarla görüşüyorum zaten."
"Bunu kastetmediğimi biliyorsun."
Tek gecelik ilişkilerimden bahsediyordu... Hoseok'un yokluğu ve sağlık sorunlarımın yol açtığı sıkıntılara katlanamadığım zaman kendimi gece hayatına sürüklüyordum. Bedensel hazların ve başka bedenlerin peşinde koşuyordum ama birkaç saat sonra bunların hepsi son buluyor, aklım yine Hoseok'a takılı kalıyordu.
Bir şey demeden önümdeki yemeği karıştırdım. Haklıydı... Onu görmeyeli neredeyse bir yıl olmuştu. Bu güne kadar Hoseok aramızdaki olan biten her şeyi inkar etme yolunu seçmişti. Ona olan duygularımı kalbimden birden söküp atmam imkansızdı ama belki de yapmam gereken buydu.
"Hoseok'u sevmek zordur. Ne kadar erken vazgeçersen o kadar az canın yanar. "
Ne? Söylediklerini doğru mu duymuştum. Bir çeşit kelime oyunu ya da şaka mıydı? Yanlış mı anlamıştım? Taemin'e şaşkınlık dolu gözlerle baktım, o da buruk bir tebessümle konuşmaya devam etti.
"Hoseok'a lisede deli gibi aşıktım biliyor musun? Ama benim onun için bir arkadaştan fazlası olmadığımı bana hep hissettirdi. Bir umudum olmadı... Hiç olmadı."
Kanım donmuştu. Taemin yıllarca Hoseok'u sevmiş, karşılık bulamasa da bir an yakınından ayrılmamıştı. Tek düşündüğü şey onun mutluluğu olmuştu. Bu cömert sevgi karşısında boğazım düğümlenmişti.
"Ona olan sevgim zamanla başka bir hale büründü. Bu aşk değil, hayranlık değil... Başka bir şey..."
"Ben... Bilmiyordum Taemin."
"Ben seninle mutlu olsun istedim. Çünkü sana bana hiç bakmadığı gibi baktığını gördüm. Kimseye bakmadığı gibi baktığını gördüm. Seni sevdiğini gördüm. Kim olduğunu kabul edip, kendini kapattığı kafesten çıksın istedim. Cesareti yetmedi. Yapamadı Yoongi... Ben bu yalanlardan sıyrılabileceğini artık sanmıyorum. Bu hayatı o istedi ve o kabul etti. Bence artık sen de vazgeçmelisin."
Taemin'in itirafı ve diğer cümleleri üzerine ikimiz de bir süre konuşmadık. Sonra sessizliği yine o bozdu.
"Lise'nin mezunlar yemeği varmış, oraya gidelim mi haa ne dersin? Eski arkadaşları görürüz, sohbet ederiz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Niebieski - Yoonseok- "Bir Min Yoongi Hikâyesi"
FanficBayan Valentine titreyen ellerini suratımda gezdirdi ve beni ışıldayan gözlerle süzdü. "Niebieski" dedi. Hemen yanımda duran Hoseok bana döndü "Ne diyor?" Omuz silkerek "Bilmiyorum" dedim. "Her halde kendi dilinde konuşuyor" "Benimle Kal" hikayesini...