Sır

61 7 1
                                    

holysekai

Dudakları benimkilerin üzerindeki yerini bulmadan önce söylediği tek şey "Teşekkür ederim" oldu.


Bu zamana kadar şansın hep insanlardan yana olduğunu düşünüp durmuş, söylenmiştim. En iyiye onların sahip olduğunu, tanrının bizi hiçe saydığını. Ama şimdi, şu an yanımda duran kişi şansın kendisi değil miydi? Hem de bana ayaklarıyla gelmişti! En iyi bile onun yanında çok cüretkar kalırdı. Nasıl olmuştu bilemiyorum. Bir anda ona bu kadar hızlı bağlanmış olmam, kabullenmem, sevmem... Bildiğim bir şey vardı, o da Yixing'i fark etmiş olmasaydım sanırım acı içinde ölürdüm.

Ben yarı hayvani bir şekilde esneyerek uyandığımda Yixing beni izliyordu. Az daha çığlık atacaktım elimi ağzıma kapatmasaydım. Dün gece beni öpmüştü değil mi? Sanırım öpmüştü. Gözlerine bakamıyordum. O ise hiçbir şey olmamış gibi ya da her şeyi gülüşünde saklıyormuş gibi bana bakıyordu. Belki de o da benim gibi inanamıyordu bunlara. Gerçekliğini test edermiş gibi elini saçlarıma geçirdi. Bunu yapmasına çok alışmıştım. "Teşekkür ederim Baekhyun." kaşlarım havalanmıştı. Dün gece de aynı şeyi söylemişti. "Niçin Yixing?"

"Seni sevmeme izin verdiğin için."

"Hmm yanii sadece bunun için öyle mi? Başka bir şey yok?"

"Hmm bilmem, var mı başka bir şey?"

Beni taklit ederek hmmlaması ve imaları gözlerinden belli oluyordu. Yüzümü onunkine yaklaştırdım ve yanağına varla yok arası dudaklarımı sürterek sordum.

"Sencee var mı yok mu?"

Kalbimdeki sızı sebebiyle bir an duraksadım. Daha sonra bir kıkırdama kaçtı dudaklarımdan. Ben böyle durumlarda daha önce hiç bulunmadığım için ne yapacağımı bilemiyorum ve hemen gülüyordum. İşi bozuyordu bu tabiki. Bir nefes alıp kafamı omzuna yasladım.

"Aissh boş versene Yixing. Ben bu işte senin kadar iyi olamam."

"Ne kadar iyi olduğunu benim gözümden görmelisin belkide."

Tek bir cümleyle kalbim deli gibi atmaya başlamıştı. Daha önce böyle hissedeceğimi söyleselerdi asla inanmazdım. Ona, sanki hayatımda sürekli var olan biriymiş gibi kolay alışmıştım.

Gözlerim dışarıya kaydığında hâlâ fırtına olduğunu gördüm. Buradan nasıl giderdik bilmiyorum ama kafa dinlememiz ve bir şeylere açıklık getirmemiz için güzel bir fırsat olmuştu. Onunla geçirdiğim her an çok değerliydi. Keşke her şey masallardaki gibi mutlu sonla bitseydi. Sonsuza kadar yaşayamasak da, birlikte ölürdük en azından.

Yavaşça omzuna yaslanmış kafamı kaldırdı.

"Baekhyun sen neden hastalandığını öğrenebildin mi? Bugün solgun duruyorsun."

"E-evet. Çok önemli bir şey değilmiş. Fazlaca stresten dolayı."

"Umarım öyledir. Çünkü pek iyi durmuyorsun."

"Sana bir şey sormak istiyorum. Kader Bağı... Kader bağı hakkında ne biliyorsun?"

Şaşırmışa benziyordu. Bunca zaman sonra sormuş  olmama şaşırmış olmalıydı. Gözleri kısıldı. Elini ensesine attı.

"Şey, aslında aşırı bir bilgim yok. Yani hepimizin bildiği sevdiğin kişiye bağlanma şekli işte. Sadece bağlanma kısmını biliyorum. Neden sordunki?"

"Ehehe yani bilirsin kimse durduk yere çıkıp birine bağlanmaz bende kötü bir yönü olup olmadığını bilmek istedim."

Ellerimi ellerinin arasına aldı ve gözlerimin içine baktı. Bakışları içimi görüyor gibi keskindi.

Yuanfen • BaekXing [bitti]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin