Y/N: Bölümde HunHan vardır arkadaşlar bilginize.
"Yasaklar, Yixing inanki şu an onları çiğnediğim için çok mutluyum."
Uyandığımda Yixing ufak bir not bırakarak çoktan gitmişti. "Uyandırmak istemedim. Çok yorgundun. Hem halletmem gereken işlerim var ve bizimkilerde söylemem gereken birkaç küçük yalan :) En kısa zamanda geleceğim" Yüzümdeki gülümsemeyle kağıda bakarken cidden bir ölüm meleğini sevdiğime inanamıyordum. Aptal gibi sırıtarak kağıdı masanın üzerine bıraktım ve lavaboya geçtim. Aynaya bakmaya korkuyordum. Kafamı kaldırdığımda yorgun yüzümle karşılaştım. Yixing sayesinde pembeleşmiş yanaklarım saklamaya çalışıyordu hâlâ beyaz olan yüzümü. Saçlarım da sanki yorgun gibiydi. Ah bilemiyorum. Düşünmek istemiyorum.
Yüzümü yıkadıktan sonra Yixing'in çıkardığı geceliği bir kenara koydum. Kıyafetlerimi yerleştirdikten sonra da aşağı indim. Benim de halletmem gereken işlerim vardı. Ama öncelik Luhan'dı ve beni pataklamazsa sevinecektim. Çok sinirli olmalıydı. Haklıydı da. Her şeyimi bilirdi. Kimseye anlatamadıklarımı, üzüntülerimi, başıma gelen ne varsa bilirdi. Elbetteki sinirli olacaktı.
Dışarı çıkıp yürümeye başladım. Luhan'a ne söylemem gerektiği konusunda teoriler dönüyordu kafamda. Ürettiğim teorinin tam da Luhan'ın yalanımı anlayıp beni fena patakladığı yerine gelmişken onun bana doğru sinirli sinirli yaklaştığını gördüm. Bir adım geriledim. Solumda deniz, sağımda anayol vardı. Ne tarafa atlasam kurtulurum diye düşünmeye başlamışken işaret parmağını bana doğru sallayarak "Sakın aptalca bir hareket yapma ve dur orada! Yoksa düşündüğün şeyi acımadan yaparım sana!" diye bağırdı. Tırsarak beklemeye başladım. Çünkü o Luhan'dı ve dediği her şeyi yapardı. Önümde durdu ve elini omzuma koydu. "Byun Baekhyun söyle bakalım hangi cehennemdeydin bu zamana kadar? Benden habersiz?" Sertçe yutkundum. Aish bu adam beni cidden geriyordu. "Ya Luhan hyung. Ben iyiyim işte. Dedim ya hastalığım için gittim diye." Yalan söylemiyordum aslında, onun için gitmiştim ama başka bir şey öğrenmiştim işte. Yüz ifadesi bir parça yumuşadı. "Neyin varmış. Benden habersiz kaçtın gittin. Sana birlikte hallederiz demiştim." "İyiymişim. Sadece aşırı... Evet aşırı stresten dolayı oluyormuş." "Ben sana demedim mi şu saçına bir şeyler söyleyen aptallar yüzünden stres yapma diye. Bak hasta bile oldun." Elim otomatik olarak saçıma gitti. Sanırım söylediğim yalana inanmıştı. Yüzüme bir gülümseme yerleştirdim. Aslında artık o aptal yorumlar beni üzemezdi. Yixing vardı. Gözlerim kısıldı. "Bundan sonra kendime çok dikkat edeceğim Luhannie merak etme."
"Umarım öyle yaparsın Baekhyun. Bu hyung seni her zaman koruyamazsa diye korkmaya başladı çünkü."
"Luhanniee benim korunmaya ihtiyacım yok. Hem biliyorum sen dediğin her şeyi yaparsın. Beni hep korursun."
O parıltılı gözleri kısılmıştı. Sanırım siniri iyice geçmişti. Kolunu omzuma attı ve yürümeye başladık.
"Eee Luhanniee-"
"Ya! İki gülümsedik diye dışarıda bana şöyle seslenmeyi bırak seni puppy. Bizimde bir saygınlığımız var."
"Aman yesinler. İyi. Demedim bir şey."
Aslında gerçekten dışarıda saygı gören biriydi. Benimle takılmasını saçma bulurlardı. Yakınlaşmamızı sağlayan en temel şeyde buydu. Yapılan eleştirilere karşı o bana daha sıkı bağlanmıştı.
"Neyse ne diyordum. Ben yokken neler yaptın bakalım." Gözlerini kaçırdı. Yani denize bakıyordu. Bu da bir çeşit göz kaçırmaydı değil mi?
"Hiç. Hiçbir şey yapmadım." "Hadi ama Luhan, sen hiçbir şey yapmadan duracaksın öyle mi? Kekleme beni aklında neler var bakalım." Keskin bakışlarımı zihnine yolladım ama o bana gerizekalıymışım gibi bakıyordu. "Aman he. Bir daha senden bir şey istersem 94 olsun." Ondan sürekli bir şeyler isterdim. Bu yüzden asla 2 olsun demezdim. "Huff Baekhyun. Birkaç şey oldu ve anlatmaya değer görmüyorum tamam mı?" Cümlesi bitince göz kırptı. Biliyordum işte. Bir şeyler vardı. Ne zaman gergin olsa ve konuyu dağıtmak istese bana göz kırpardı. "Yatak örtüsü değişmiş. Besbelli bir 'haltlar' yediğin. Anlat iştee~" Ona köpek yavrusu bakışlarımı gönderdim. "Eiiyy tamam tamam bana şöyle bakmayı kes. Şu lanet ölüm meleğini evde ağırlamak zorunda kaldım bir gece. Hem yatak örtüsü değişme konusunda da fesatlık yapma. Düşündüğün gibi bir 'halt' yemedim." Ben hâlâ şüpheliydim. "Lanet ölüm meleği? Evde ağırlamak?" Gözlerini devirdi. Kafama yavaşça geçirdi. "Sadece bir kere anlatırım. Duydun mu?" Kafamı hızlı hızlı sallamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yuanfen • BaekXing [bitti]
Fanfiction"The fate between two people" Byun Baekhyun yaşam meleği, Zhang Yixing ölüm meleğiydi. Yixing kızılı severdi. En çok da Baekhyun'un lekeli kızıllarını. Bu kitabın tüm hakları Baekhyun'un kızılları arasında saklıdır