BÖLÜM •25•

1K 54 146
                                    

Utanmalı bölüm uyarısı!

Bölümün yazarına selam çakıyorum. Ben bunu nasıl yazacam deyince fedakarlık yapıp ben yazarım diyen can içime selamlar💖💖💖💖

Keyifli okumalar 🌙

PAZAR 21.21

•Özgür•

Stresten önümdeki biberleri kelimenin tam anlamıyla 'doğruyordum' Öp beni seni aptaldan, doğra beni seni aptala transfer olduğum için kendimin yanaklarından öpüp poposuna hafif çimdik atmıştım. Ya da bırak. Kafayı yiyordum artık.

"Ne yapıyorsun?"

Gelen sese dönüp sevdiğim beyin gül cemaline baktım.

"Gelen geçeni yapıyorum sen ne yapıyorsun?"

Kollarını birbirinden ayırıp sıkıntıyla iç geçirdi.

"Salata yapacam ayağına iki saattir bir biberi katlediyorsun, yeter artık."

Elimdeki bıçağı doğrama tahtasına bırakıp ona tamamen önümü döndüm.

"Ne yapayım amına koyayım zil takıp oynayayım mı? Ayrıca biberlerinde bokum gibi git yenisi menisini al bir şey yap!"

Parmaklarımla burun kemerimi sıkmaya başladığım an bir el elimin üstüne kapandı. Gözlerimi açıp gözlerine baktığım an derince bir nefes verdim. Çok çabuk kapılan bir insandım ve bu donu delik şarapçıya bu kadar kısa sürede haddinden fazla bağlanmıştım. İlk zamanlar düşünmemek için türlü türlü numaralar çevirirken artık durumun ciddiyeti yüzüme Osmanlı tokatı gibi inmiş korkularımı su yüzüne çıkarmıştı.

"Sakin ol Özgür. Bana bak."

Ağzından çıkan her kelimeye sonsuz itaat edermişçesine gözlerine baktım. Kafasını eğmiş gözlerime bakarken o kadar güzeldi ki nefesim kesildiğini hissettim. Onun gözleri benim gözlerimden alnıma kayarken kaşlarını çattı bir an. Otomatikman benim de kaşlarım çatılırken o ısırmak istediğim dudaklarından sözcüklerin dökülmesini bekledim.

"Alnında ki bu yara izi ne zaman oldu?"

Elleri yara izimi turlarken, bu sefer benim ellerim onun ellerine kapandı.

"Sekizinci sınıfta oldu. Tabi o zamanlar koşuyolu çocuğuyuz, sınıftakilerle kavga ettik ama görmen lazım yedi kişiye tek dalmışım. En son masayı kaldırıp atayım derken sırayı soktular kafama. Ama gerçekten soktular girdi yani."

Ben gülmeye başlarken onun gözleri hala yara izindeydi, birden sıcak ve dolgun dudaklar o ince ama derin olan ize değince nefesimi tuttum. Yumuşak ama uzun uzun öpücükler bırakıyordu izin etrafına. Hâlâ nefes alamıyordum ve sırtımdan kalçama elektrik hissi yayılıyordu. Tişörtünün bel kısmından tutup destek almaya çalıştım. İçimdeki Özgür 'Öliyem diyem sana Neyzo' diye feryat ediyordu, korkuyordum beni tezgaha getirsin. Ben bunları düşünürken, onun öpücükleri ne zaman şakağıma ulaştı işte o zaman dizlerimin bağı çözüldü. Kendimi zoraki ters çevirip ellerimle tezgaha tutundum. Biberlerin intikamının bu kadar acı olmasının tezatlığı yüzüme vurmuş gibi gözlerimi kapattım ve derin nefesler aldım.

"İyi misin Özgürlüğüm?"

Ağzımdan küçük "Siktir!" çıktı ama ne ben duydum ne de boynumu öpmeye başlamış olan sevdiğim. Öpücükleri ensemde yoğunlaşmıştı. O, ensemin her santimini öpmek için ant içmişken kendimi sıkabileceğim kadar sıktım. Kollarını belime doladı ve aramızdaki mesafeyi kapatıp kalçasını bir anda benim kalçama yasladı. Refleks olarak başımı geriye attım. Ağzımdan gayri ihtiyarî bir inleme kaçtı. Başımı geriye attığım için ortaya çıkan boynuma doğru sıcak nefesini üfledi.

REENKARNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin