Episode 4

279 14 0
                                        

"Açın kapıyı" diye tiz ve korkmuş bir kadın sesi geldi kapıdan ulaşa baktım bana aç anlamında bir bakış attı bende ne olur ne olmaz diye masada duran bıçağı elime aldım kapıyı açtığımda taş gibi bir kadın vardı topuklularından tut saçına kadar kokoştu "buyrun" "ulaş içerde mi" dedi ve içeriye daldı "Melis" sesi ulaş bıkmış bi halde "evlenmişsin niye beni bıraktın kim o evlendiğin orospu" boynuna bıçağı dayadım "tam arkanda duruyor" dedim ve biraz sert bir şekilde yere fırlattım "ayyy çok eğlenceli ya" dedim koltuğa oturarak atık tam bir ASTEPE'ydim  ulaş sırıtarak bakıyordu aynı zamanda işinizde yapıyordu iş dediğim de adama işkence etmek kız kalkıp ulaşı durdurmaya çalışıyordu ağlayarak "dur yapma nolur" "İrem al şunu başımdan" "ben nası alıyım" "al işte zarar vericem" "e bende vericem ne farkı var" "fessubanallah kızım al şunu başımdan" oturduğum yerden kalktım kızı saçından tutup yanıma oturttum "burda uslu uslu otur"

Ulaşın işi bitince adamı ve kızı orda bırakıp eve geldik hazal beni yanına çağırdı "ya bugün ne oldu bil bakalım" "ya anlat işte" "mert beni öptü" "oha ne ara" "bak şimdi siz çıkınca bende havuza girmeye karar verdim mert de havuzdaymış beni bi anda havuza çekti ve ben suya düştüm suyun içinde beni öptü sonra-" "tamam daha fazla anlatmana gerek yok mahrem denilen bir şeyde var" dedim gülerek "ya çok kötüsün ya" "e sevgili misiniz" "bilmem o zamandan sonra hiç görmedim" "iyi sen burda aşkını nasıl itiraf ediceğini düşün" "ne aşkı be" ellerimi Logo gösterir gibi yaptım "mert ve hazal aşkı dıdıstıdıs" "çık git irem" dedi hazal gülerek ona dil çıkarttım ve odadan çıktım o sırada mert mutfakta su içiyordu "ooo aşk kuşum naber" "ne aşk kuşu yenge ya" "hazanla diyorum-" eliyle azımı kapattı "tamam yenge tamam anladım" elini ısırdım "yengeye sus denmez terbiyesuz" saçımı savurdum ve salona gittim

Yemekte uzun süren sessizliği mert bozdu "eee gidiyor muyuz yarın lunaparka" "ne lunaparkı" dedim heyecanla "ya bi iş için" dedi mert göz kırparak hazal utanmıştı yandan güldüm ve "bende gelicem" dedim "çok iyi olur" dedi hazal atlayarak "hamile hamile bi dur yerinde be kızım" dedi ulaş "sen istemiyorsan gelme ben kuşçularımla giderim" "tamam atarlanma gideriz beraber" dedi ulaş bıkkınlıkla Zafer gülüşü attım ve yemeğime geri döndüm

"Ulaş" "söyle irem" "benim canım avokado istedi" "nerden bulayım kızım ben onu" "sanki sen buluyorsun Ali buluyor" dedim sitem ederek "yenge ben seni tanıyorum kiraz almaya giderken oradaki her meyveden biraz biraz aldım dolapta var" demesiyle Aliye kocaman sarıldım "yengesinin kuzusu" dedim ulaşın öksürmesiyle ayrıldık Aysel teyze avakadoyu hazırlayıp yanıma getirdi ben hem avakadoyu yiyordum hem de açtıkları belgeseli izliyordum

"İrem" "hııh" dedim hamakta sallanırken ulaşda yanımdaki hamakta sallanıyordu "sen hiç çocuk baktın mı" "tabikide baktım" "ben bakmadımda çocuk helak olmasın bizim elimizde" ulaşın bu dediğine güldüm o ise düşünceli düşünceli yıldızlara bakıyordu "acaba adını ne koysak" dedi aniden "bilmem" "hmmm" dedi düşünerek bu kişinin ulaş olduğuna inanmak için 40 şahit gerekir "bade,eylül,nisan,afra,Ece,anka,Işıl,
bahar,çiçek,defne,Gamze,Kardelen,
gaye" o kadar güzel sayıyordu ki o kadar çok ilgileniyordu ki ona karşı bir şeyler hissetmemi sağlıyordu "peki ya erkek olursa" dedim ulaşa "Kız olucak ben hissediyorum" dedi "ben yoruldum uyuyacağım" "tamam" dedi ulaş bende yukarı çıktım ne kadarda aksiyonlu bir hayatım vardı her ne kadar kavga etsek de ablamı özlemiştim nefret ettiğim annemi bile özlemiştim çok saçma değil mi ama elinizde olmuyor yatağıma yattım ve direk uyudum

Sabah uyandığımda üzerimde bir ağırlık vardı öküz ulaş üstüme çıkmış "ulaş ya ulaş kalk" "ne oldu be" "üstümde yatıyordun" "hee pardon ya" "hiii piydin yi davar" söylene söylene kalktım yataktan ulaş beye o kadar şey diyorum adam bana mısın demiyo ya neyse Hazal'ın yanına indim kendisi salonda ne deniyordu onlara hak gökkuşağı programlarını izliyordu "günaydın" "günaydın yeşil" dedi agrasif olduğu çok belliydi çünkü bana sadece agrasifken yeşil derdi Ardından mert de indi "günaydın yengoş" dedi elini omzuma atarak "günaydın aşk kuşum" dedim bende ona "lunaparka gidiyor muyuz" dedim "gitmemek mümkün mü" dedi ulaş arkamızdan "tabikide değil" dedim bende "ama" dedi hazal ve durdu "ben gitmicem" dedi sinirle "hazal sen özel döneminde misin" dedi mert "sanane" "kesin özel gününde" dedim bende Mert'i destekleyerek "sussanıza ya" dedi ve televizyonu kapatıp odasına gitti bende onun arkasından gittim "noldu böceğim" "ya bugün sabah Mert'i bi kızla bahçede gördüm gülüşe gülüşe duruyorlardı" "haaa biz bunun adına kıskançlık diyoruz karşiiim" "biliyorum böcüküm" dedi hazalda "yani özel gününde değilsin" "yok" "iyi o zaman lunaparka gidebiliriz" "teyze olarak en büyük vazifem" dedi ve elimden tutup mutfağa doğru sürükledi beni sevinmeli miyim üzülmeli miyim bilemiyorum offff ne işi var bunun burda

Kalbim çukurdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin