irem kafasını utanarak öne eğdi ama ulaş hala İrem'e bakıyordu "ya öyle bakmasana utanıyorum" dedi en sonunda irem "bi an dilini yuttun sandım" dedi ulaş gülerek "çok komik ya bazen diyorum niye seninle evlendim ki" "kimle evlenecektin başka o evleneceğin kişiyi bulur boğarım" irem gülümsedi "biliyorum" dedi yüzü hala yerde "irem bana baksana" "ya bakamam" "niye" "çünkü bana dik dik bakıyorsun" " e ama güzele bakmak sevaptır" "birazdan karşında utançtan ölcem" ulaş güldü "tamam hadi gel üşüyeceksiniz" irem gülümsedi ve ulaşın uzattığı eli tuttu beraber arabaya bindiler ve hastaneye doğru yol aldılar
İrem'den
Allahım öptü ya beni öptü ve şu anda elimi tutuyor inşallah mutluluğumuz hiç bozulmaz çünkü ben böyle çok mutluyum hastaneye geldiğimizde beraber Hazal'ın odasına gittik mert koltukta hazal yatakta uyuyordu e bi zahmet saat 01.41 olmuş birazdan bende uykudan bayılabilirim "ya ulaş benimde uykum geldi" "tamam gel bi odada sana ayarlayalım onları yanlız bırakmayalım" "tamam" ulaş sekreterle konuştu ne de olsa babası burda baş hekimdi aklıma o gün geldi ve hafif sırıttım ne kadarda nefret ediyorduk birbirimizden oysa şimdi ikimizde birbirimize sırılsıklam aşığız ulaş odayı ayarlayınca odaya gittik ben yatağa yattım ulaşda yanıma yattı ama yatak küçük olduğu için ve odada koltuk olmadığı için ulaş beni göğüsüne yatırdı o şekilde uyumamak mümkün değildi bu yüzden bende hemen uyudum
Yazardan
Saat 03.50 olmuştu ve ulaş hala İrem'i izliyordu gözünü bile kırpmamıştı o kadar dikkatle izliyordu ki dünya patlasa umrunda olmazdı eli önce sevdiğinin saçına gitti biraz saçıyla oynadıkta sonra ise eli bebeğine yani sevdiğinin karnına gitti "kurban olduklarım" dedi sessizce ulaş o mafya babası gitmiş yerine aile babası gelmişti ama derler ya insanlar asla değişmez belki gerçektende öyleydi belki bu sadece 1 günlük bir şeydi
Sabah irem sevdiğinin kalp atışıyla uyanmanın mutluluğunu yaşadı ne güzel şeydi aşık olmak İrem'in bi yandanda içinde bir korku vardı çünkü herşey çok güzeldi
İrem'den
Hani ilişkilerde hep bi kötülük olur ya bizdeki neydi bizim mutsuzluğumuz neydi düşünmek bile istemiyorum mutlu olmak istiyorum kızımı kucağıma sağ salim almak istiyorum "güzelim kalkmayı düşünüyor musun bizdekinde karın yani acıktık" kıkırdadım ve karnına vurdum "az daha sabredi versin o zaman o karnın" dedim gülerek oda gülerek karşılık verdi "ha yani diyorsunki sen açlıktan öl" "aman ne önemli iştahın varmış al kalktım" dedim ve üstüme hırka alarak aşağı indim evet ondan önce indim trip atmanın bilmem kaçıncı kuralı
Yemek yerken herkeste bir sevinç vardı hazalla Mert'in arası düzeliyordu mutlulardı sonuçta ablam eve geri döndü yani herkes mutluydu ulaş hariç
"İrem şu tuttuğumuz dükkana bir bakalım" dedi hazal ben kafa sallayarak onayladım ama gözüm ulaşa kayıyordu yüzü somurtuyordu çenesi kasılmıştı sağ elini yumruk yapmıştı bana bakınca hemen gözlerimi kaçırdım ve önüme döndüm yatakta mutluydu ama şimdi ne olmuştu ki
"Ulaş sen Benin'le geleceksin değil mi" dedi mert imayla ulaş anlayıp hızla kafasını salladı ve ceketini alıp çıktı mertte onun arkasından tabi "ne oldu ki" diye sordu hazal "bilmem belki önemli bir işleri çıkmıştır gel biz şu ofise gidelim" hazal kafasıyla onayladı ve 'elinize sağlık' diyerek sofradan kalktık
Ben üstüme dizimin bir karış üstünde etek-tabikide kilotlu çorap- ve uzun bir kazak giymiştim hazalda giyinince beraber notlarımızı ve montlarımızı giyerek çıktık "nerdeydi orası" "bi 5-10 dakika yürümemiz gerekecek" "niye arabayla gitmiyoruz" "hatırlatırım İstanbul'da yaşıyoruz irem oraya hayatta arabayla gidemeyiz" "e hadi yürüyelim bari" dedim ve ellerimi ceplerine yerleştirdim
"Ere sizin aranız nasıl" dedim ofise yaklaştığımızda "yani annem iyi abim iy-" "hayır onlarla değil" "ya işte buranın sahibiyle pek aramız iyi değ-" "mertle hazal mertle" "haaaa" dedi ve biraz düşündü sonra tekrar bana döndü "iyi çok kavga etmiyoruz birbirimize gülümsüyoruz ama n wp beni affetti ne ben onu" susup kafa sallamakla yetindim
3....2......1!!!!!!
EVET HARİKA hazal ağlamaya başladı "ya sen ne nbim kankasın ya yarama tuz bastın resmen" dedi ağlarken "ya kızım ben nerden bileyim ağlıyacağını hem belki mertte ağlıyordur" dediğinle ağlamayı kesip bana baktı "o ne demek" "ya işte belki oda üzülüyordur" "heeee tabi kesin üzülüyordur" o sırada ezan okunmaya başladı "çarpılmada başka bir şey istemiyorum" dudağını ısırıp kafasıyla onayladı
Dükkana girdiğimizde temiz bir dükkan bulmayı ummuyorduk ama burası bal dök yalaydı resmen "burası çok güzelmiş ya bide bahçesini ayarladık mı mükemmel olur" dedi hazal ben onu dinlemeden içeride dolanmaya başladım topuklu votkasının sesi yankılanıyordu ve bu beni çok saçma bir şekilde ürkütmüştü "İrem ne var ordaaaa!!!!!"