Hazal:İrem öf hadi geç kalıyoruz.İrem:ben gelmicem.
Hazal: neden???
İrem: kendimi kötü hissediyorum.
Hazal: yanında kalıyım mı?
İrem: yok yok! Sen git.
Hazal: iyi o zaman bir şey olursa ara beni.
İrem: tamam.
Hazal çıktıktan 10 dakika sonra. Giyinik üstümle yorganın altından çıktım ve ayakkabılarımı giyindim. Arabanın anahtarını kontağa takıp hastaneye doğru yola çıktım.
Sekreter: bakın irem hanım doktor gel....
İrem: eğer şimdi susmasan seni diri diri yakarım.
Gururuna yenik düşüp önümden çekildi. Ay haspam!!!
İrem:bakın benimle oyun oynamayın.
Doktor:irem hanım lütfen sakin olun. Öyle bir şey söz konusu bile olamaz.
İrem: hah! Dün adam benimle konuştu ya telefonda konuştu!
Doktor gözlerimi kaçırdığında bir şey sakladığından artık emindim.
İrem: konuşun lütfen.
Kapıdan güvenlik girdiğinde doktora imalı gözlerle baktım. Masa altındaki yardım tuşuna basmıştı. Götlek şey!
İrem: ya bırakın öf!.
Hastaneden kovulup arabaya bindim ve ofise gittim.
Hazal: kızım hani hastaydın sen.
İrem: yooo sana yalan söyledim.
Hazal: ay bide söylüyor.
Koltuğuma oturup ayaklarımı masaya dayadım.
İrem: seni çekemicem hazal.
Hazal: ya havle vela kuvvete illa billah ya ne oldu kızım sabah sabah?
İrem: ben sana sus demiş miydim?
Hazal:yooo
İrem: iyi sus o zaman suuusss. Anladın mı?
Hazal eliyle fermuar işareti yapıp parolu kucağıma attı. Tanıyor işte beni ve başımın ağrıdığında biliyor.
İrem:ben çıkıyorum
Eliyle beni savdığında göz devirip ofisten çıktım. Konuşmuştu benimle işte o mu emin değildim ama telefonuna başka kim girebilirdi ki. Ah lanet olsun!
Sinirle inleyip ayaklarımı sertçe yere vurdum. Onun gözlerine Bala'mızla olmam tam bir cezaydı. Onsuz bakamazdım o minik bedene kimseden beni anlamasını beklemiyordum ama bana sürtükmüşüm gibi bakmayı kesmelilerdi. Onun o mafya hallerini bile özlemiştim yani tamam biraz fazla caniyceydi ama özlemiştim.
Arda: irem ne işin var senin burada
İrem: hiç. Öyle geziyordum.Eliyle kolumu tutup
Arda: iyi misin?
Diye sordu. Gözümü kaşıma bahanesiyle kolumu çektim.İrem: evet neden ki?
Arda:bilmem? Kötü gibi duruyorsun.
İrem: Arda sana bir şey sorucam ve bana dürüstçe cevap vereceksin?
Arda:tabiki sor.
İrem: ulaş yaşıyor mu?Ulaştan;
Ulaş: ne var lan. Evet biliyorum.NEYYY! Kulağıma sikerim mert şunu baştan anlat. Vay pezevenk. Tamam ulan sustum.
Tekrar duyduğum şeyle telefonu fırlattım. Zaten bok gibi bir yerde kalıyordum bide İrem'in buraya gelmesi işi iyice boka sürmüştü.
İrem , Meriç'i -pezevenk doktor- tehdit ederek adresi almıştı zeki karı. İrem'in zekiliğine ve tehditlerine elimde olmadan gülümsedim.
Lan bir dakika irem şu an buraya geliyor ve siz beni tutuyorsunuz! Sizden beklemezdim, bu acıttı.
Koşarak pencereden dışarı baktım. Bizim siyah -öküz gibi- arabaya baktım ve hızla - çitayı geçer- geldiğini gördüm. Araba durunca içinden pek seksi olmayan ama havası coşan karım indi. Hemen perdeyi kapatıp -sıçmaya bile yer olmayan- tuvalete girdim. Götümün anca sığacağı pencereden zar zor dışarı çıktım ve ormana yardırdım. Göt korkusu başa bela. Evi görebileceğim bir ağacın kenarına oturdum. İrem her tarafı ararken kendimi gülmemek için zor tutuyordum. Şu düştüğüm hale bak anasını !
En son kapıyı kapatıp çıktığında ne yapıcağını merakla bekledim. Telefonu kulağına dayayıp beklemeye başladı. Aradığı kişi açmış olacak ki konuşmaya başladı. dediğini anlayamasamda hareketlerinde az çok tahmin edebiliyordum. Telefondaki adama sinirle bişeyler söylüyordu. Tam telefonu fırlatacakken çok pahalı olduğu aklına gelmiş olmalı ki atmaktan vazgeçti. Gülmemek için dudağımı ısırırken onu ne kadar özlediğimi farkettim. Lanet olsun çok özlemiştim lan!
Telefonu yağmurluğunun cebine atıp son bir kez etrafa baktı. Beni göremeyince oflayarak arabasına bindi. Gözden kaybolduğunda ayağa kalktım. Şu pezevenk doktorla kısacık bir görüşme yapmamız gerekiyordu!
Kapıyı anahtarla açıp içeriye girdim. İçeriyi dağıtmasaydın be güzelim ya. Derin bir nefes alıp geri verdim ve Cenk'i aradım. "Evi toplamak için birilerini gönder" deyip telefonu suratına kapattım. Bir an düşündüm bunu bana o yapsaydı ne yapardım diye. Cevap çok netti,Sikerdim.
Ama ben istediğim zaman yapabilirdim. Çünkü ben bir Astepe'ydim. Kendimi koltuğa atıp. Aylar sonra onu görmenin mutluluğuyla düşünmeye başladım. Benim için bebeğimizi feda etmişti. Bunu ilk duyduğumda ona çok sinirlenmiştim ama ben böyle bir oyun oynamasaydım o bebek hala yaşıyordu dedim ve tüm oklar bana döndü. Neden böyle yaptığımı zamanı gelince anlıyacak ve bana hak verecekti. Belki biraz trip atardı birazda sinirlenirdi ama gün sonunda yine bana gelirdi. Aklıma geçirdiğimiz o güzel anlar gelince kendimi uykunun kollarına bıraktım.
