“Dün gece bir ses duydum, uyandınız mı?”Hande kahvaltı masasında çayını yudumlarken Giray ve bana bakıyordu. “Su içmek için uyanmıştım,” dedim.
Böyle sakin yalan söyleyebileceğimi kendim de düşünmezdim. Hande onaylar gibi başını sallarken gözlerim masada olmayan Emir’i arıyordu. Artık onu yalnızca kaba değil, ürkütücü de buluyordum.
“Artık Ulaş’la değil de biraz da bizimle mi vakit geçirsen?” diye homurdandı Hande. Huysuz bir çocuğa benziyordu, tabağından gözlerini kaldırıp bana dikince gülümsemeye çalıştım.
“Üzgünüm, haklısın.”
“Üzgün mü? Motorda çığlık atarken hiç de öyle görünmüyordunuz hanımefendi”
Elindeki kaskı kolunun altına sıkıştırmış, neşeyle bahçe kapısından giren Ulaş’a baktım.“Dedikodusunu da yapamıyoruz, herif dibimizde bitiyor,” dedi Giray ve ona bir zeytin fırlattı.
Ulaş davet beklemeden sırıtarak kahvaltı masasına oturdu, Hande’nin tabağındaki sosisleri yemeye başladı.
“Efsun abla nerede? Hâlâ gelmediler mi?” dedi ağzı doluyken.
Gözlerim istemsizce arka bahçeyi yokladı. Evlerinin garajından bir yol ile gidilen böyle gerçeküstü bir yerin var olması ve onların bundan habersiz olması bana çok absürt geliyordu.
“Hayır, akşam gelecekler, ziyaretleri bitmemiş,” dedi Hande tabağını onun önünden çekerken. “Kahvaltımdan uzak dur, yaramaz çocuk.”
Ulaş’ın haylazca parlayan gözlerine ve kask yüzünden dağılmış sarı saçlarına baktım. Sahiden de yaramaz bir çocuğu andırıyordu ve tıpkı yaramaz bir çocuk gibi insanların yanındayken sadece şımarıp duruyordu. Belki bir gece yarısı ikimiz de gökyüzünü izlerken ağlamaya başlamasaydık ben de hiçbir zaman gerçek o’nu göremeyecektim.“Seni geçen gece zor durumda bıraktığım için kızgın mısın bana yeşil göz?” diye laf attı bana.
Hande çatalını ona batırdı. “Tabii ki kızgın! Gece hiçbir yeri tanımıyor! Nasıl sarhoş olursun!”
Ulaş savunma yapmak için dudaklarını araladığında Emir sessizce yanımıza yaklaştı ve masaya oturdu. Vücudum istemsizce gerildi. Silüeti, beni dün geceye götürüyordu.“Güzel renk, yakışmış. Beğendim.”
Ulaş sırıtarak ona bakıyordu. Gözlerimi Emir’e çevirdiğimde gözünün yanındaki hafif morluğu gördüm. Uykusunu alamamış gibi asık bir suratı vardı. Aniden yeraltındaki gençlerin birbirini yumrukladığı sahneler kesik kesik hafızama dolmaya başladı.
“Aferin sana Emir,” dedi Hande.
Emir ikisini de duymazlıktan geldi. Kahvaltısını yapmaya başladı.“Oğlum dikkat et demiyor muyuz, yüzüne bak!” diye uyardı Giray. Şimdi masadaki herkesin biraz tadı kaçmıştı, tabii Ulaş’ı saymazsak…
“Efsun abla bu akşam gelecek, kendin hesap verirsin.” Hande cevap alamadıkça sinirleniyordu. Emir tembel bir hareketle gözlerini kaldırdı ve kirpiklerinin gölgelediği ela gözlerini ona dikti. “Abartma sarışın.”“Abartma mı? Kendin bir haltlar yiyorsun, bizden de öylece kabullenmemizi bekliyorsun. Henüz senin kadar kalbimi soğutamadığım için üzgünüm Emir! Bende biraz vicdan kalmış ki bu görüntüye üzülüyorum. Tanıdık geldi mi? Çünkü eskiden sende de vardı.”
Ortam buz kesildi. Çatalımı bırakmış onları izliyordum. Kimseden bir süre ses çıkmadı. Emir gergin bir şekilde Hande’ye bakıyordu, ikisini de anlayamıyordum. “Ben değişmedim,” diye cevapladı Emir. Ses tonu Hande’nin cümleleri kadar soğuk ve keskindi. Kelimelerine kendisinin bile inanmadığını görebiliyordum.
“Hande, tamam,” dedi Giray. “Haydi, biraz dolaşalım.”
“Sürekli bunu yapıyor, bıktım artık bizden uzaklaşıp gitmesinden. İnkâr etmesi gerçeği değiştirmiyor!”
Hande sinirle masadan kalkarken Giray onun peşinden gitti. Onun bu hâline biraz üzüldüm. Zaten mutlu olduğum söylenemezdi, keyfim iyiden iyiye kaçmıştı. Masadan nasıl kalkıp gidebileceğimi düşündüm.
“Kız haklı, bok gibi davranıyorsun,” dedi Ulaş bir bardak portakal suyu içerken. Sonra bana uzattı. “İster misin?” Başımı hayır anlamında iki yana salladım.
“Nasıl davranacağımı bana öğretecek son insansın.”
Emir sözleriyle onu bıçaklayabilseydi şu an çoktan yapmış olurdu, Ulaş’a bakışlarından hiç hoşlanmadım. Ulaş omuz silkip bir şeyler yemeye devam etti. “Sen umurumda değilsin. Hande seni önemsediği için üzülüyorum.”
“Defolup gitmen senin için daha iyi olur.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ GECE (Kitap Oldu)
RomanceBabasının ölümüyle birlikte hayattan gelecek her şeyi boş vermiş genç kız, annesinin ve üvey babasının zoruyla tüm yazını çürütmek üzere, hiç tanımadığı bir şehre, tanımadığı bir eve, tanımadığı insanların arasına gönderilir. Buradaki hiçbir şeyin k...