PART 2 - Without Me

645 56 84
                                    

Android gözlerini yolda tutmak için çabalıyordu. Pek başarılı olduğu söylenemezdi çünkü ortamın bu kadar sessiz olmasını sevmiyordu. Sürekli bir şeylere dikkat vermek ya da bir konu açmak istiyordu; fakat yapamıyordu. 

Tam dudaklarını açıp dava hakkında bilgi vermek üzereyken Dawn Bennett, direksiyondaki elini alarak radyoya götürdü ve yavaşça parmağını bastırdı. 

Melodi arabanın içini anında doldururken Connor'ın gözleri onun yüzüne takıldı. Dudaklarındaki küçük tebessümün ruh hâliyle hiç uymadığını düşündü. Kalbi mutlu olduğunu göstermemeyi seçerek fazlasıyla yavaş atıyordu. Bu olağandışıydı. Connor başını iki yana sallayarak önüne döndü. 

Daha yepyeni bir android olmasına rağmen, bozuluyor muydu?

Sonsuza dek mutlu,

Daha fazlasını nasıl isteyebilirim?

Bir ömür boyu kahkaha,

Bir bekarın ölümü pahasına.*

Müzik yirmi iki yıl öncesinden kalmaydı. "Eski müzikleri seviyorsunuz sanırım, Teğmen?" Sorduğu soruyu cevaplamasını çok istiyordu. Onun, Hank gibi kendisini tersleyeceğini zannetmiyordu; ama içinde yine de bir korku yok değildi. 

"Zamanımızın müziklerinden hoşlanmadığımı söylemem daha mantıklı olur." Connor sevinçle gülümsemek istedi. Fakat sisteminin içinde gezinerek buna bir neden bulamadığı için gülümseyemedi. Bunu umursamayarak tekrar konuştu.

"Knights of the Black Death'i biliyor musunuz?" Genç kız direksiyonu sola doğru çevirerek caddeye çıktı. "Tek bildiğim bir Heavy Metal grubu olduğu. Dinliyor musun?" Android ne cevap vereceğini bilemedi. "Teğmen Anderson sayesinde birkaç kez dinlediğim olmuştu."

Asteğmenin dudaklarındaki tebessüm kulaklarına ulaşan isim ile soluverdi. Connor elbette bunu fark etti. Sonunda genç kızın yüzünün, kalbinin atışındaki hüznü gösterdiğini düşündü. Bunu ona sormayı aklına not etti. "Hank Anderson Heavy Metal mi dinliyor?" Kaşını kaldırarak alayla sorduğu soru, Connor'ı tekrardan bir sorgulama içine soktu. Sanki bu soruyu kendine sormuş gibiydi ama android yine de cevap verdi.

"Dinliyordu."

Genç kız sertçe alt dudağını ısırdıktan sonra derin bir nefes aldı. "Sen gerçekten onun androidi olduğundan emin misin?" Connor kahverengi gözlerini kızın yüzünden zorla çekti. "Öyleydim," dedi. 

Dawn arabayı Eden Club'ın önünde durdurdu. "Bu yerden şimdiden nefret etmeye başladım," diye mırıldanarak kontağı kapattı. Connor'ın önüne doğru eğilerek torpidodan silahını aldığında Connor, kalbinin mavi kanı daha hızlı pompaladığını fark etti. Yutkundu. Genç kız kapıyı açıp arabadan indi ve silahı yerine yerleştirdi. Connor birkaç saniye arabada hareketsiz kaldı. Neden aklını toparlayamadığını bilmemesine tekrardan takılmayarak arabadan indi.

Teğmen yavaşça kaldırıma çıktı. Arabayı kilitledikten sonra başını yukarı doğru kaldırıp tabelada göz gezdirdi. Mor-pembe rengi neon ışıklarla kaplanmış Eden Club tabelası değil de kızın yüzüne vuran ışık dikkatini çekiyordu. Connor gözlerini ondan ayırmadan yanına vardı. "Epinefrin seviyeniz yükseliyor, Teğmen." Bennett kaşlarını çatarak ona baktı. "Epi- ne?"

"Epinefrin. Halk arasında daha çok adrenalin ismiyle kullanılıyor." Genç kız ellerini ceketinin cebine sokarak derin bir nefes verdi. "Acaba bunu tam olarak nasıl anladın?" Connor başını biraz yana eğdi. "Kalp atışınız, Teğmen Bennett." Connor bir saniyeliğine onun boynuna baktı. "Hızlı," dedi.

Cheers to the Failing | ConnorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin