0.6

4.5K 339 555
                                    

~Düzenlendi~

Keşke karanlıklar mavi, sende benim olsan...

Düşünmek eskiden bu kadar çok acı vermiyordu. Şuan yaşadığım, bu tesadüfler saçma geliyordu. Ondan hoşlanmaya başladığım için zihnim onu anımsatıyordu. Doğal olarak Jimin'in yüzünü görmesemde, sevdiğim adamın yerine onu koyuyordum. İleride, bir zamanlar deli gibi sevdiğim, sevgisini hissettiğim adamın, yüzünü de göreceğimden emindim.

Bunun haricinde, diğer ihtimale girmek istemiyordum. O ihtimale girdiğimde işler fena halde karışıyordu. Ya abim beni bile bile yakıyordu ya da bildiğim her şey yalandı. Çoğu zaman bu duyguyu hissediyordum. Hissi bile kalbime saplanan bir bıçak kadar acıtırken, bunu yaşamak ne hale getirirdi, bilmiyordum.

Dikkatimi dağıtan kapanan kapının sesi olmuştu. Hızla pencereye doğru ilerledim, yaklaşık bir haftadır onunla konuşmuyordum. O dışarı çıktığında, onu bu pencereden izliyordum. Nasıl bir insan, sadece pencereden izlediği insana karşı bu kadar yoğun duygular besleyebilirdi ki? Kabul etmek istemesemde, sebepsizce onu özlüyordum. O yakınımdayken kaybettiğim 2 yıla daha yakındım. Şimdi ise boşluğu hissediyordum.

Derin bir nefes aldım. Ne olacak, nasıl olacak hiçbir fikrim yoktu. Yeni bir plan için beynim fazla doluydu. Aşık olmak istemiyordum ama olsam bile içimdeki saçma acının yerini gerçek bir acı alırdı, değişen bir şey olmazdı. Ben zaten hep özlüyordum bilmediğim bir geçmişi, tek fark bu kez özlediğimde gözlerini hayal edebilirdim.

Bakışlarım toplanan bulutlara kaydığında, aklımdaki acı çekme düşüncelerine gülümsedim. Bir insanın hayali bile acı çekmek olabilir miydi?

Koltukta duran hırkamı üzerime geçirip, bahçeye doğru ilerledim. Nefes alabileceğimiz alan genişti. Hiçbir yerde gözümüzle görebileceğimiz koruma yoktu. Resmen rahatlığımız için tasarlanmış bir alandı. Kendimi çok önemli bir isim ile evli gibi hissediyordum. Sanki yeni evlenmiş ve balayı için buraya gelmiştik. Etrafındaki kötü niyetli insanlar bize zarar vermesin diye korunuyor gibiydik.

Etrafıma baktım, yoktu. Sürekli benden uzaktaydı. Düşüncelerim için kendime kızıyordum, çektiğim acılar yetmezmiş gibi kendi kendime yeni acılar yaratıyordum.

Hatırladığım patika yoluna doğru yürümeye başladım. Biraz yürüdükten sonra karşıma ufak bir gölün çıkacağını biliyordum. Küçükken burda babam ile vakit geçirirdik. Çoğu zaman acıtsada, bazen onların olduğu yerlerde bulunmak iyi hissettiriyordu. Sanki hâlâ hayattalarmış gibi.

Yürüdüğüm patikanın yollarını, son baharın sarı yaprakları kaplamıştı. Ben yürüdükçe, taştan yol açılıyordu.

Yaklaşık on dakika sonra gördüğüm manzara içimi üşütsede, her şeyin aynı olması gülümsetmişti. Burası hep aynıydı, buraya gelen gidende olmazdı. Kimse olmadığı için aynı kalmış olmalıydı. Sonuçta insanoğlu elini attığı her yeri mahvediyordu.

Çocukken salıncak kurduğumuz ağacın dallarına baktım. Onu anımsıyordum, karşısındaki kayalık hâlâ sapa sağlam karşısında, evladının büyümesini izleyen bir baba gibi duruyordu.

Ağacın dallarına dokunup, gözlerimi kapattım. Hafiften esen rüzgâr, gün geceye yaklaştıkça sertleşiyordu. Esen rüzgârın soğukluğuyla üşümeye başlıyordum. Gözlerimden akan bir damla yaş ile tekrar gözlerimi açmıştım. Soğuktan dolayı üşümüyordum aslında, benimkisi biraz yalnız kalmaktandı, yalnız bırakılmaktandı...

***

Karanlık iyice çöktüğünde, hava da yeterince soğumuştu. Çöktüğüm ağacın dibinden kalkıp, geldiğim yoldan geri dönmeye karar verdim. Her ne kadar orası artık benim için yuva olmasada, orda kalmak mecburiyetindeydim.

TUTSAK~P|J|M~ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin