Sinan ile Zeynep sahilde yürüyordu. Kahvaltı yaptıktan sonra biraz yürümek istediler. Kahve içmek için herhangi bir mekana yürürken Zeynep ansızın bir kaç kedi yavrusu gördü. Hemen onların yanına gitti. Hepsini ayrı ayrı sevdi. Sinan şaşkınlıkla Zeynep'i izliyordu. Bir kız kedileri neden bu kadar çok sevebilirdi ki, aklı almıyordu. Sadece Zeynep'in gösterdiği sevgiyi izliyordu öylece...
Zeynep: "Sinan, bu kedilerin hepsinin karnı aç..."
Sinan: "İçmemiz gereken bir kahve olduğunu hatırlıyorum Zeynep. Durup kedileri mi besleyeceğiz burada?"
Zeynep: "Memnun değilsen gidebilirsin Sinan. Onlarda yaşayan bir can. Hayvanlara merhameti olmayan insanın, insanlara merhametinin olacağını sanmıyorum."
Sinan: "Yanlış anladın beni. Tamam besleyelim bakalım..."
Sinan, en yakın markete gidip biraz süt ve mama aldı. Bu tip şeyler çok uzaktı ona. Ama Zeynep için katlanacaktı. Süt ve mamayı aldıktan sonra tekrardan Zeynep'in yanına döndü. Birlikte kedileri beslediler. Zaman geçirdikten sonra Sinan, "artık kahve içmeye gidebilir miyiz?" dedi. Zeynep'le yürürken Sinan, bugünkü üzüntüsünün sebebini sordu Zeynep'e...
Sinan: "Bugün ruhumu dinlemem gerek demiştin. Sebebi neydi Zeynep?"
Zeynep: "Anlatırım anlatmasına da boş ver..."
Zeynep soru yağmuruna tutulmayı sevmezdi. Bundan dolayı kendisine sorulan sorulara kaçamak cevaplar vermeyi tercih ederdi. Bu nereye kadar sürecekti böyle? Yaşadıklarını kimselere anlatmadan ne kadar dayanabilecekti acılarına?
Yürümeye devam ettiler. Kahve içebilecekleri bir yer bulduktan sonra oturup sipariş verdiler. Gelen siparişten sonra kahvelerini içmeye başlayıp sohbetlerine devam ettiler.
Sinan: "Biliyor musun Zeynep? Seni ilk gördüğümde asla bitmeyen neşenin sebebini merak etmiştim. Seni daha yakından tanımak istemiştim. En nihayetinde yakınız fakat bu kadar neşeli olmayı nasıl başarıyorsun? "
Zeynep: "Hayatıma her giren insanın bana bu soruyu sorduğunu biliyor muydun ? :) Bak Sinan, insanlar bu dünyaya üzülmek için gelmezler. Küçük mutlulukların kıymetini bilmelisin. Ben üzgün bir insanım fakat insanların beni üzgün olarak görmesini istemiyorum. Mutlu olmayan o kadar çok insan var ki hayatta. Borcu olan, çocuğunun okul kıyafetlerini alamayıp intihar eden babalar var bu ülkede. Hepsini geçtim başka ülkelerde annesinin babasının katledilişini izleyen çocuklar var. Çok büyük düşünüyorsun diyorsan eğer her gün sokaklarda ölümle burun buruna yatan, soğuktan üşüyen insanlar, hor görülen sokak hayvanları var. Onların çektiği acılar yanında bizim çektiğimiz acılara acı bile denmez. Mutlu olmak insanın elindedir. Az önce mutlu oldum çünkü aç kedilerin karnını doyurdum. Denizin yanı başında yürüyüp, denizin huzuruna bıraktım kendimi. Benim mutlu olabilmem için büyük bir sebebe değil, yardım etmeye ihtiyacım var. Benim mutluluğum, bir çocuğun gülümsemesi, bir kedinin veya köpeğin karnı tok uyuması, sokakta uyumak zorunda olan insanların üşümemesi, babasını veye annesini kaybetmiş çocukların geleceğe umutla bakabilmesidir..."
Sinan: "Doğru diyorsun da merak ettiğim konu şu; bunları tek başına yapabilmenin mümkün olmadığını bile bile neden çaba sarf ediyorsun?"
Zeynep: "Bir kişinin attığı küçük bir adım, karşısındaki insanın ömür boyu dua etme sebebidir..."
Sinan, Zeynep'in konuşmasını büyük bir dikkatle dinliyordu. Yan yana olduklarında zamanın nasıl geçtiğini anlamayan ikili, yine geçen zamana aldırmıyordu. Aldırmıyor ve konuşmalarına devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Yalnızlığım
Teen FictionZeynep... Yüreğinde çok yaralar taşıyan, o yaralarla yaşamayı öğrenip her acıyı içinde yaşayan ve yaşadığı onca şeye rağmen yüzünden tebessümünü eksik etmeyen birisiydi. Oysa kimseye dillendiremediği çok acıları vardı içinde. Umutla baktığı aşk sonu...