Kimsesiz Yalnızlık

18 1 0
                                    

"Kalbimi kırmış olabilirsin. İnsan bir çok kez yerini yadırgar Zeynep. Sahte mutlulukların koynunda bir mayıs akşamı infazıma karar kıldı gülüşlerin. Kilometrelerce ötede bile, bu kadar canımı yakmayı nasıl başardın anlayamıyorum. Bugün, bir başkasının süslü 'günaydın' mesajıyla uyanacaksın. Senden mutlusu olmayacak belki ama, ardında bir sahipsiz aşk bırakacaksın. Mutlu mu olabilecek misin sahiden? Kalbimin kırılıp hayatıma savrulan parçaları kesiyor ümitlerimi. Daha önce hiç bu kadar yakmamıştın canımı...

İçimde büyüttüğüm aşkın, aşkına tanıklık ediyor şimdilerde. Biliyorum her ayrılığın ardında yine ismin var. Kırarsa kalbini gittiğin kişi, ben beni kırdığın yerde seni beklerim demiştim. Nereden bilebilirdim ki, senin tutunduğun dalları bile teker teker kırabileceğini? Böylesine imkansız bir aşkın, en umutlu şairiyim işte. Sevda yüklü kervanlarda, aşkınla sana mutluluklar diliyorum. Her kervanın bittiği bir durak vardır biliyorum. O durakta yapayalnız ve ıssız kaldığında, ellerin bir an olsun ararsa beni diye söylüyorum...

"Bütün kırılmışlığımla, kursağında kalacağım; biliyorum..."

Hakan, cebindeki not defterine bunları yazmıştı. Bazen içinde bulunduğu durumdan nasıl kurtulacağını düşünemeyecek kadar güçsüz düşüyordu. Onu rahatlatan tek şey, duygularını yazarak kâğıtla dertleşmekti...

--- ---

Zeynep, sevmenin ve sevilmenin getirdiği mutlulukla yeni güne uyanmıştı. Telefonuna gelen mesaj, Sinan tarafından gelmişti. Heyecanla okumaya başladı.

"Bugün, bizle geçecek günlerin ilk günü canımın içi. Günaydın..."

Günler böyle geçiyordu. Zeynep ve Sinan çok mutluydu. Yedikleri içtikleri ayrı gitmez, her anlarında birbirlerinin yanlarında oluyorlardı. Günler böyle geçiyordu. Yıllar da acımasızca geçip giderken, sonunda üniversiteden mezun olmuşlardı...

Günler, aylar, yıllar geçerken herkes biraz olgunlaşmaya başlamıştı. Zeynep, eskisi kadar neşeli değildi. O çok sevdiği uykularını, uyumamak için direniyordu. Geceleri gördüğü kabusların korkusuyla karşılıyordu uykusunu. Ve artık uyumaya korkar olmuştu. Güzel giden bir ilişkisi vardı. Fakat beklenmedik bir anda Sinan'ın hayatına yeniden eski sevgilisi girmişti. Adı Yeliz'di. Sinan, Yeliz'in eski sevgilisi olduğunu söylemişti Zeynep'e. Fakat Zeynep, haklı olarak Yeliz'i istemiyordu. Zaman geçtikçe 'arkadaşlık' adı altında Yeliz daha çok yakınlaşmıştı Sinan'a...

4 YIL SONRA...

Zeynep, dört yıldır Hakan'dan haber alamıyordu. Yasemin dışında hiç kimse Hakan'ın nerede olduğunu bilmiyordu. Hakan, Yasemin'e "benim nerede ve neler yaptığımı asla kimseye paylaşma" diye sıkı sıkı tembihlemişti. Zeynep'in Hakan'a ihtiyacı vardı. Çünkü Sinan'ın kendisini Yeliz ile aldattığını düşünmeye başlamıştı yavaş yavaş. Haksız da sayılmazdı. Son zamanlarda Sinan'ın hal ve tavırları farklıydı. Bir zamanlar sadece baş başa gittikleri yerlere, Yeliz'de gelmeye başlamıştı. Zeynep, durumun içten içe farkındaydı. Hatta birkaç kere Sinan'ı uyarıp, bu durumdan rahatsız olduğunu belirtmişti. Fakat Sinan, içten içe değişmeye başlamıştı. Zeynep'in gönlündeki Sinan ile gerçekte var olan Sinan'ın arasında dağlar kadar fark vardı. Belki de aldatmak değildi bu ama Zeynep için başka bir insana yakın olmak dahi aldatmaya eş değerdi. Çünkü her yakınlaşmada, birlikte geçirecekleri zamanın katili oluyordu Sinan...

Günler hızla geçmeye devam ederken Zeynep'in gönlündeki kırıkların sayısı da artmaya devam ediyordu. Üstelik bu sefer her anında yanında olan o istemediği Hakan yoktu. Öyle bir gitmişti ki Hakan, geriye hatırlanacak tek bir anı bile bırakmamıştı. Oysa Zeynep, yeni yeni anlıyordu aldığı yanlış kararların kendisini ne denli yaraladığını. İçindeki çocukluktan yavaş yavaş uzaklaşmaya başlıyordu artık. 

Sinan ile buluşmaları soğuk geçmeye başlamıştı artık. Sinan, her ne kadar 'seviyorum' dese de Zeynep buna inanmıyordu. Çünkü Sinan'ın gözlerinde o eski sıcaklığı göremiyordu. Sinan ile gittikleri yerde otururken, televizyondaki müzik kanalında çıkan kişiyi görüp şaşırmıştı. Bu kişi Onur'du! Zeynep'in doğum gününde yayımlanan şarkının bestecisi ve söyleyen kişisiydi. Ancak Onur sayesinde ulaşabilirdi 'doğum günün' şarkısının yazarı olan Hakan'a. Peki nasıl ulaşabilecekti? Onur, İstanbul'da yaşıyordu ve oldukça ünlüydü. Hem görse bile, yanındaki o kadar kalabalığın arasından Zeynep, nasıl sıyrılıp Hakan'ı soracaktı?

Sinan'ın 'Zeynep...' demesiyle düşüncelerine ara veren Zeynep masadan kalkıp lavaboya gitti. Elini, yüzünü yıkamaya başladı. Suyu yüzüne vurdukça, Hakan'ın zamanında yazdığı mektup tarzındaki yazılar geldi aklına. Bu arada ise Yeliz, Sinan'a mesaj atarak buluşmak istediğini söyledi. Sinan ise şu anda Zeynep ile olduğunu ancak akşam buluşabileceklerini söyledi. Sinan'ın bu kararı ise gelecek olan bir ayrılığın habercisiydi. Zeynep masaya geldi...

Zeynep: "Sinan, beni eve bırakabilir misin?"

Sinan: "Olur. Akşam benim de işim vardı zaten..."

Zeynep: "Ne işin var?"

Sinan: "Birisiyle buluşacağım Zeynep, anlayış göster lütfen..."

Zeynep'in konuşacak gücü kalmamıştı. İçinde garip bir yorgunluk vardı. Onun için fazla uzatmayıp Sinan'ın kalkmasını istedi. Zeynep, eve geldiğinde ise Yasemin'i aradı. Yasemin'e Hakan'ın nerede olduğunu ve onunla konuşması gereken şeylerin olduğunu söyledi. Ancak Hakan kararlıydı, yerini nerede olduğunu, ne yaptığını asla bilmeyecekti kimse. Onur ve Yasemin dışında sadece Hakan'ın hayatına yeni giren insanlar biliyordu bunu. Zeynep, Yasemin'e sitem edip telefonu kapattı. Ardından Onur'un menajerini aradı. Onur ile görüşmek istediği özel bir konunun olduğunu belirtti. Fakat menajeri, Onur'un albüm kaydı için stüdyoda olduğunu ancak uygun olduğunda Onur'a bu konuyu ileteceğini söyledi. Zeynep teşekkür edip telefonu kapattı. 

Onur'un menajeri Zeynep'in numarasını not alıp masasının üzerine koydu. Onur ise stüdyoda Hakan ile beraber albüm hazırlığındaydı. Sözlerinin tamamı Hakan'a ait olan bir albüm Onur'un sesiyle buluşup dinleyenlere sunulacaktı.

Zeynep, kedisini kucağına alıp yatağına uzandı. Kendisini asla yarım bırakmayacak şeyin kedisi olduğunun farkındaydı. Kedisini okşamaya başlarken Hakan'ın yazdığı şarkıyı açtı. Doğum gününde belki de en güzel hediyeydi bu şarkı. Oysa sözleri canını çok yakmaya başlamıştı. Ve o sözlerde yine Hakan'ı hatırladı...

"Hep mi elveda payımda,
Gülmez mi yüzüm aşktan yana...
Bir kere de merhem ol yarama.
Bensiz başka tenlerde yaşa sevgilim yaşa..."

Daha bir anlamlı geliyordu bu sözler artık Zeynep'e. Hakan'ın payına hep elveda düşmüştü. Yüzü aşktan yana asla gülmemişti. Zeynep, Hakan'ın o yaralarına merhem olmak yerine hep kanatmayı tercih etmişti. Ve bütün bunlara rağmen Hakan yine Zeynep'in mutluluğunu isteyip başka tende dahi olsa yaşamasını dilemişti... 

Zeynep, Hakan'a ulaşabilecek miydi? 
Açtığı yaralara merhem olabilecek miydi?
5. Bölüm yakında sizlerle...

www.instagram.com/hsynocakk

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 10, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Siyah YalnızlığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin