Taehyung'un yarası temizlenmiş, üzerine parça bağlanmıştı. Büyük değildi. Önemli olan gözüktüğü deyil, yarattığı etkendi aslında. Ve küçük yara dam dolusu düğün dernek yaratıvermişti. Taehyung hiçbir şey hatırlamıyordu.
Bunu zaten birşeylerin garip olduğunu hissettiğinde, gürültülü şekilde kapının öğretmen tarafından açmasıyla arkadaşının korkması ve kaç kere sunduğu özürlerini umursamadan direk kendisinin yanına gelerek kaşları çatık şekilde azarlamasıyla anlamıştı. Daha belki on dakika önce yüzünü gördüğü adam, onu sanki yıllardır tanıyormuş gibi azarlamış, sakinleştikten sonra saçlarını okşamış, gözleri dolmuş, yaralı başından öptükten sonra Hoseok'un işini rahat görebilmesi için çıkmıştı.
"Benden habersiz bir iş çevirirken sadece kendini değil Taehyung, bu köyde yaşayan halkı da düşünmelisin" Demişti komutan. "Burada yalnız sen yaşamıyorsun. Düşmanlarımızın olduğunu biliyorsun ve alandan çıkmak da ne demek? Ceylan görmek için mi?
Ceylan görmek için mi, kendini ve arkadaşını tehlikeye attın?"
Jimin suskun arkadaşını korumak için ireliye atıldığında komutan tekrar durdurmuştu onu. Taehyung'u korumaya gerek yoktu, zaten neyin ne olduğu belliydi.
"Ya daha kötü yaralansaydın? O zaman ne olacaktı? Ya seninle birlikte arkadaşın da yaralansaydı ve kurtaramasaydınız birbirinizi?
Ben her zaman yanında olamam Taehyung. Seni koruyamam." Başını eğmiş öylece küçücük görünen Taehyung'un elinden tuttu komutan Kim. "Güçlüsün Taehyung, fazla çalışkansın, iyi savaşçısın. Ama güçlüsün diye herşeyi yapabileceğini sanma" Komutan Kim küçüğün tuttuğu elini kaldırıp dudaklarına yaklaştırdı. Taehyung ne yapmaya çalıştığını anlamak için başını kaldırdığında elinde sulu bir öpücük hissetmişti. Donup kalmıştı. Zaten hiçbir şey anlamıyordu. Ne olacağını bekliyordu. "Her güçlünün de sonda bir zaafı ortaya çıkar" Demişti en sonda ve çıkmıştı.
Ancak geri döneceğini de elbet belirtmişti. Üzerinde diğerlerinde olduğu gibi kahve renginin hakim olduğu kıyafetler vardı. Koyu kahve pantolonu, pantolona kemerle sıkıştırılmış açık kahve gömlek giyinmişti. Üstünde uzun ceketi vardı ve diz kapağına kadardı. Taehyung onun diğerlerine nazaran daha özenli giyindiyini farketmişti. Saçları hala aynı uzunluktaydı. Yüzü okuldakine nazaran fazla çizik izleri vardı. Taehyung tam olarak ne olduğunu daha derk edemese de, yüzündeki izlerin savaşlardan kalma olduğunu bilmişti.
Tüm bunlar olurken, komutan farketmese de Taehyung tam olarak ne olduğunu anlamamıştı. Adam resmen saçlarından öpmüştü, onu azarlasa da korktuğundan olduğunu biliyordu. Oysa daha yeni okulda cinsel imalarda bulunmuştu ve öğrencisi olmasaydı çoktan suratına yumruğunu geçirmiş gibi duruyordu. İlk günden kendini sevdirememişti.
Ancak şu an olanlara bakıldığında Jimin, öğretmen, diğer çocuk ve Hoseok onun için fazla endişeleniyorlardı. Jimin'i çıkmakla diğerlerini tanımıyordu oysa. Onların da kendisini tanımadığı gibi.
"Daha iyi hissediyor musun?" Hoseok elindeki eşyaları toplamış kutuya yerleştirdi.
"Acımıyor" Taehyung başını iki yana çevirerek cevap verdiğinde Jimin rahat bir nefes alabilmişti. Arkadaşına bir zarar gelmesini elbette istemezdi. Onu gözleri kapalı, başı arkasında kanla görmek Jimin'i korkutmuştu. Ve onun yüzünden arkadaşına birşey olsaydı, kendisini asla affetmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tarih, anıları meydana çıkarır✓ (TaeJin)
Short Story"Bu yüzden Kim Taehyung," öğretmen masasından kalkıp elindeki kalemi öğrencisine tehdit edermişcesine salladı "Tarihin tekrar yaşanmasını istemiyorsan, dersi güzelce oku. Yoksa, yedi saniyenin aksine, geçmiş fazla uzun sürecek" Öğrenciler kıkırdayıp...