İKİNCİ BÖLÜM ~CLARA~

18 1 0
                                    

- Buraya, küçük bir at arabasıyla geldim...Diye devam etti; Amalstad'a kadar, yol, iki saat sürer... Öyle sanıyorum ki, hava kararmadan evvel orada olamayız... Yola çıkmadan önce, bir şeyler yemek istersiniz sanırım...

Thorwald'ın, hafif adeta fısıltılı çıkan sesinde, yorgun, acı, bezgin bir ifade seziliyordu... Onu, Peçeli kadın tanımıştı...

Thorwald'ın, resmini bile görmediği bu kadını, kabataslak bir tarifle, hele, tanışmalarından bu yana, yüzünden kaldırmadığı bu koyu peçenin altında, onu tanımasına imkân yoktu. Kadın, sessizce yanına yaklaşıp, koluna dokunmuş, mırıldanmıştı:

- Siz, Thorwald'sınız, değil mi?...

- Evet!...

Bakışlarıyla etrafı araştıran Thorwald, Peçeli kadının aniden karşısına çıkıvermesiyle irkilmişti. Kadın :

- Günaydın enişte, ben Clara'yım dedi. Beraberce gardan çıktılar...

Clara, Thorwald'ın sorularını cevaplandırdı: Evet, biraz acıkmıştı; saatlerce devam eden yolculuğu sırasında birşey yememişti.

Amalien garı yakınlarındaki pastahaneye girdiler. Zaten buranın dışında bir şeyler yiyecek, başka bir yer yoktu. Thorwald, pasta ve içecek söyledi. Bulundukları köşe tenhaydı... Dışarısı da öyle: Hava çok soğuktu, dondurucu rüzgâr, her yanı kasıp kavuruyordu. Clara:

- Bu şartlar altında tanışmış olmamızı garip bulmuyor musunuz?... Diye, hafif bir sesle sordu: Kocasının yüzünü görebilmem, onu nihayet tanıyabilmem için, ablamın hastalanması gerekmiş!... Siz, Sigrid'le evleneli, aşağı yukarı bir yıl oldu değil mi?...

- Durumunu sormuyorsunuz!... Diye, konuştu Thorwald; sesinde, hafif kızgınlığa benzer bir ifade vardı...

Clara susuyor, Thorwald, onun, peçesinin altından kendisini süzdüğünü hissediyor, yüzünü bir örümcek ağı gibi kaplayan tülü, hâlâ niçin çıkarmadığını düşünüyordu... Kısa bir sessizlikten sonra, Clara:

- Beni çağırdığınıza göre durumunun iyi olmadığını sanıyorum... Dedi. Thorwald, donuk bir sesle:

- Evet!... Diye konuştu: Fena... Çok fena hem de!...

Bunu, acımaktan çok, gizleyemediği, yırtıcı bir tavır ile söylemişti... Daha da devam edecekti ama, pasta ve kahvelerini getiren garsonu görerek, sustu. Garson uzaklaştıktan sonra, Clara, pasta tabağını hafifçe, Thorwald'ın önüne doğru itti:

- Siz, almıyor musunuz?...

Thorwald, tülün altından onun yine kendisini süzdüğünü hissetti:

- Ben, yemek yedim...

Thorwald'ın sesi, öyle kuru ve katıydı ki, Clara, hafif bir serzenişle, işi şakaya vurmak istedi:

- Doğrusu, çok haşinsiniz Thorwald!... Thorwald, ellerini masaya yasladı, şakasız:

- Dinleyin... Dedi: İyi dinleyin beni!... Herşeyi başlangıçta açıkça konuşmamız, münasebetlerimizin derecesini şimdiden tayin etmemiz gerek!... Gelişinizin ben de memnunluk uyandırmadığını düşünebilirsiniz... Bu, sizin bileceğiniz şey!... Sizi ben çağırdım, çünkü, yalnız bir yere ayrılamıyorum artık!... Çünkü, Sigrid, haftalardan beri çığlık çığlığa adınızı haykırıyor!... Hastalandığından bu yana, Amalstad'daki kadınlardan hiçbiri gelip şatoda çalışmak istemiyor!... Korkuyorlar!... Bunlar basit, korkak insanlar... Delilik ve cinnet krizlerine benzer haller, onları ürkütüyor!...

- Fakat!... Sigrid, deli değildir!...

- Delilik nerede başlar, nerede biter?... Bunu kestirmek güçtür!... Sigrid'deki bu garip, anlaşılmaz haller, bir takım sabit fikirlerle başladı, kısa bir süre sonra, sayıklamalar, hezeyanlar halini aldı, ve, sonunda... Felç geldi... Doktor Gufsen, bunun zihin bozukluğundan ileri geldiğini söylüyor... Bu belki delilik değil!... Sigrid'in, normal olduğu zamanlar da var... Ama, benim bunu bilmem, neye yarar Clara? Amalstad'dakiler, korkuyor!. Hatta... Bazan ben bile L. Onlar gibi, efsanelere inanan basit bir insan olmadığım halde, ben bile korkuyorum!... Bilhassa geceleri!... "O", başlayınca...

ÖLÜM ŞATOSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin