Hırçın, sert akşam rüzgârı, panjurları sarsıyor, geceye doğru daha da yükselen denizin dinmek bilmeyen uğultusu, karanlıklardan taşarak, kıyıdan çok ötelere ulaşıyordu. Dik kayalıklar üzerindeki Amalstad Şatosu, azgın dalgaların her vuruşuyla sarsılıyor gibiydi. Şatonun sadece iki penceresinde ışık vardı; birinci katta ve zemin katında.
Thorwald Egsten, mutfaktaydı, kedisi Amigo'yu büyük bir şefkatle okşayıp seviyor, adeta dertleşiyordu onunla
Thorwald, koridorda, Clara'nın yaklaşan ayak seslerini duyarak kalktı. Şatoya geleli bir saat olmuştu. Clara, gelir gelmez, yukarı, ablasının yanına çıkmıştı... Clara'nın yukarıda bulunduğu sırada da, Thorwald mutfakta akşam yemeğini hazırlamış ve bu arada bir kaç bardak akwavit yuvarlamıştı... Masanın üzerindeki petrol lâmbası, sarı, titrek bir ışıkla, Thorwald'ın yüzünü aydınlatıyordu.
Thorwald kapıya doğruldu, açtı; Clara'nın tuttuğu üç mumlu şamdanın ışığı gözlerini kamaştırmıştı, gözlerini kıstı:
- Sizi, tanıdı mı?
- Tabiî...
- Nasıl tabiî?... Pek âlâ tanımayabilirdi de... Bazı günler, onun ne hale geldiğini görecek ve bana hak vereceksiniz...
- Ama, beni tanıdı.
- Mükemmel... Diye mırıldandı Thorwald;
- Belki de, iyi bir işarettir bu...
- Öyle olmasını temenni edelim.
Kısa bir sessizlikten sonra, Thorwald, sordu:
- Size, neler anlattı?
- Oh!... Fazla birşey anlatmadı...
- Memnun oldu mu sizi gördüğüne?
- Evet...
Clara, elinde tuttuğu şamdanı masanın üzerine bıraktı, yüzündeki tülü açtı. Thorwald bakışlarını onun yüzüne dikti, gözleri irileşti, ürperdi: Clara siyah elbisesiyle, ciddi, vakur, tam karşısında duruyor, söze başlamasını bekler gibi, ona bakıyordu...
- Tanrım!... Diye mırıldandı Thorwald: Birbirinize bu derece benzediğinizi bilmiyordum!...
İnanılmaz bir şeydi bu!... Sanki, Sigrid'di karşısındaki!... Herşeyi ile Sigrid!... Sigrid'in bir eşi!... Ama şimdiki, sararmış suratı, çukura kaçmış gözleri ve bomboş bakışlarıyla, bir hayaletten farksız olan Sigrid değil elbet!... Önceleri, evliliklerinin ilk günlerindeki Sigrid'in benzeri!...
Thorwald, yutkundu:
- Hayır!... Gerçekten bilmiyordum!... Diye tekrarladı...
- İkiz olduğumuzu bilmiyor muydunuz?..
- Evet, fakat...
Thorwald, omuzlarını kaldırdı, hafif, boğuk bir sesle, güldü:
- Evet, biliyordum ama, bir şeyi bilmek ayrı, görmek, ayrı!...
Thorwald'ın, Amalien'den aldığı ekmek, sosis ve peynir'den ibaret akşam yemeklerini, sessiz sedasız yediler. Yemekten sonra, Clara, hiçbir şey söylemeden, Sigrid için hazırladığı yemek tepsisiyle kapıya doğrulduğu sırada Thorwald:
- Yiyeceğini, ona vermek lazım, diye konuştu: Yani, yedirmek, lâzım, demek istiyorum... Çünkü, ellerini kullanamıyor... Hemen hemen, hiç tutmuyor elleri!...
- Biliyorum...
Thorwald, elinde şamdanla, koridorun karanlıklarında uzaklaşan Clara'yı bakışlarıyla takip etti: Güzeldi!... Evet, güzeldi!...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM ŞATOSU
Siêu nhiênBu bir alıntıdır. Thorwald çok sevdiği karısının ölümüyle derin acılar yaşar ve bir gün bu yalnızlığa dayanamayıp Sigrid adında güzel ve genç bir kadınla evlenir. Adam eski karısının aşkından dolayı Sigrid'ı hor görür ve değer vermez.Kadın artık de...