XI. BİR İHTİMAL

338 36 5
                                    

"Bir ihtimal kovalamak fazla hayalperestçe değil mi?"

Gülümsedim.

"Hayalperestliğin bize kazandırdığı şeyleri küçümseme..."

"Hoş geldin aşkım."

Ali, çadırın içine geçer geçmez döşeğinin ucuna oturmuş, elleriyle yüzünü kapatmıştı.

Meryem, Ali'nin sessizliğinden dolayı soracağı sorunun cevabını almıştı, gene de şansını denemek istedi.

"Av nasıldı?"

Ellerini yüzünden çekip karısına baktı.

"Sence? Güzel geçmiş gibi bir hâlim mi var?"

Kadının yüzü düştü. Ali, karısının yanına oturdu.

"Özür dilerim. Sinirlerim iyice bozuldu. Akşam yemeğini bile çıkaramadık. O Ceyhun'la bu sefer anlayacağı dilden konuşacağım."

Hışımla çadırından çıkarken karısını duymamıştı bile.

"Ceyhun!"

Çadırının önünde yüksek bir sesle bağırdı. Ceyhun, çadırından çıkıp yaktıkları ateşin başına geçti. Ateşe bir odun atarken Ali'ye dönmeden cevap verdi.

"Yine başlama."

"Senin inatçılığın yüzünden felakete sürükleniyoruz. Daha ne kadar sürecek bu saçmalık? Avda sen de yanımdaydın, üç akşamdır elimiz boş dönüyoruz. Yemek yok, her an bir yerden üstümüze, o koşan manyaklar atlayacak diye tuvaletimizi yapamıyoruz!"

"Ne öneriyorsun?"

Kampın tüm sakinleri ateşin etrafına doluşup her akşam yaşanan, artık klişeleşmiş tartışmayı dinlemeye koyuldu.

"Yola çıkalım. Dört duvarı, çatısı olan bir mesken edinelim. Göçebe yaşayarak ne zamana kadar hayatta kalacağız?"

"Senin önerinle çıkacağımız yoldan fazla yaşayacağız."

"Kışın ne kadar çetin geçtiğini hatırlamıyor musun? Kaç kişi kaybettik? Bu gidişle kışa çıkabileceğimiz yok da... Kışa ulaşsak bile bu defa altından kalkamayız."

Ceyhun, doğrulup Ali'nin karşısına dikildi.

"Nereye lan nereye? Nereye gideceğiz? Senin dört tarafı kapalı dediğin evlerin etrafında, tuvaletini yaparken korkmana sebep olan manyaklar cirit atıyor!"

"Silahımız var. Savaşı kazanabiliriz, sonra çok daha rahat ederiz."

Ceyhun, bir kahkaha patlattı.

"Duydunuz mu? 'Kazanabiliriz' diyor. Bir ihtimalin arkasından sürüklenelim istiyor. Bunu isteyen varsa elini kaldırsın! Elini kaldıran, Ali'yle birlikte gidebilir!"

Ali, etrafa bakınca bakışlarını aşağıya gömmüş insanlarla karşılaştı. Çadırına giderken söyleniyordu.

"İyi, burada durup ölmeyi bekleyelim!"

***

Yatağından sıçrayarak uyandı. Karısının endişeyle açılmış gözleriyle karşılaştı.

"Ali!"

Kampın her köşesine yayılan çığlık sesleri, herkesin apar topar çadırından çıkmasıyla sonuçlanmıştı. Cesetler, ateşin on metre ilerisinde bir adamın üstüne çullanmıştı; karanlıkta yüzünü seçemiyorlardı.

GECENİN KARANLIĞINDA: YENİ BİR UMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin