"Ne varmış yani kasırgalar denizi kasıp kavuruyorsa? Ne var yani, fırtına bazılarımızı alıp götürmüşse? Deniz, denizliğini kaybeder mi?"
"Veli, yardım et!"
Veli, doktorun yanına gidip abimin omzuna girdi. İnsanlar panik içerisinde bizi izliyordu. Yengem, abimin halini görünce ayaklarının dermanı kesildi. Yere düşecekken Elif omzuna girdi. Doktorlarla hastaneye girerken omzumda bir el hissettim.
"Buna ne yapalım?" diye sordu Zeki.
"Sen içeri geç."
Melih'le Cevdet'i yanıma çağırdım.
"Sahip çıkın."
"Anlamadım efendim? Kaçmasın diye mi?"
Elimi alnıma götürdüm.
"Ne kadar düşüncesizim, özür dilerim."
Omzumdaki tüfeği çıkardım. Namlusundan tutup Vehbi'nin gözlerinin içine baktım. Bütün gücümle, tüfeğin dipçiğini bir balta edasıyla karşımda titreyen adamın dizkapağına salladım. Yere düştü, acı içinde kıvranıyordu. Kemiğinden gelen çıtırtıyı rahatlıkla duyabilmiştim. Elimi Melih'in omzuna attım.
"Kaçmaya çalışırsa diğer bacağını da kırın."
Hastaneye yönelecekken durdum, tekrar Melih'e döndüm.
"Kaçarsa veya ölürse kendinize deniz manzaralı iki mezar kazın."
Melih, düştüğü dehşetin içinde sessizce beni süzerken koşar adımlarla hastaneye girdim. Abimin kaldığı odada doktorla Veli yarasını incelerken Ahsen, köşedeki yatakların birinde sessizce oturuyordu. Odaya girmeye çalışan kalabalık, vücudumdaki tüm hücreleri öfkeyle doldurmuştu.
"Dışarı çık! Herkes dışarı çıksın!"
Yengem, gözünü kısmış beni süzerken bir şey diyemedim, başımı aşağı eğdim.
Doktor, yanıma yaklaşıp kulağıma fısıldadı.
"Yaraya müdahale ettik ama... Sadece süreci yavaşlatabildik. Biliyorsun, bazı şeylerin geri dönüşü ol..."
"Bana masal anlatma doktor!"
"Elimizden gelen her şeyi..."
"Kaç saat?"
Doktor, gözündeki yaşları sildi. Yüzüme bakamıyordu.
"En fazla on iki saat, belki daha az..."
"Yunus?"
Abimin başucuna koştum.
"Emret abi."
"Yengen nerede?"
Ahsen, oturduğu yerden kalkıp yanına gitti. Elini tuttu, gözlerinden engelleyemediği yaşlar süzülüyordu.
"Zamanında Yunus'a dedim, şimdi sana söylüyorum... Metin olmak sana düşer. Daha vaktimiz varmış. Rica etsem, Yunus'la bana müsaade eder misin?"
Abim, karısının gözlerinden akan yaşları sildi. Ahsen, doğruldu.
"Herkes duydu. Dışarı çıkın."
"Emredersiniz hanımefendi."
Doktorlar, Zeki ve Ahsen'le birlikte çıkarken Ömer sessizce bizi izliyordu. Abim, doğrulmaya çalıştı ama karnındaki yara müsaade etmedi, yüzünü buruşturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN KARANLIĞINDA: YENİ BİR UMUT
خيال علمي-Serinin ikinci kitabı, öncelikle ilk kitabı okumanızı tavsiye ediyorum.- Dağılmaya yüz tutmuş umutlarını kalplerinde taşıyan aile, yepyeni bir mekâna teşrif eder. Planları dâhilinde oraya yerleşmelilerdir ama bu, o kadar kolay olmayacaktır. Davalar...