XXIII. KOYU KAHVERENGİ KAPLI DEFTER

218 28 1
                                    

               Masanın üstünde onlarca sayfa dağınık duruyorken arkama yaslanmış kapıya bakıyordum. Sessizlik, yalnızlığımı körüklüyordu. Baktığım yerden bihaberdim çünkü sayfalardan daha dağınık düşünceler vardı kafamda. Gözümü kapattığımda karşımda dikilen, mütemadiyen sessizliği bıçak gibi keskin sözleriyle yaran adam da yardımcı olmuyordu. Odada benden başka kimse yoktu ama beynimde, evinin arka bahçesiymiş gibi dolaşan bir abim vardı.

Kapının açılma sesiyle irkildim. İçeri girmekle girmemek arasında kararsız kalan kadın, bana doğru bir adım attı.

"Bir terslik mi var?"

Gülümsedim.

"Her şey yolunda bir tanem, kâğıtları inceliyordum..."

"Ne kâğıdı? Her akşam saatlerini harcıyorsun."

Gözümü kaçırdığımı görünce başını eğdi.

"Önemli değil. Ben yatıyorum..."

Ayağa kalktım.

"Biraz otursak?"

Gülümsedi, başını salladı. Makamın çaprazındaki koltuğa oturup elini uzattı. Yanına gidip kendimi koltuğa bıraktım. Dizime dokundu.

"Yorgunluktan ölüyorsun, saat kaç oldu hâlâ ayaktasın."

"Abim... Bir sürü not bırakmış bana. Ömer'e bile söyleme demiş ama sen Ömer değilsin."

Sırıttı.

"Fark etmene şaşırdım çünkü şu yorgunlukla burnunun dibindekini tanıyamayacak haldesin."

"Aramızda kalsın, olur mu?"

"Tabii ki. Ne yazıyor diye sorsam?"

"Yapmam gerekenleri yazmış. Kararlarım, bu notlar ışığında alındı. Saldırı hariç. Adama baksana, kim ölümünden sonrasını planlar kardeşi için?"

Ellerimi tuttu.

"Faruk abi sana yardımcı olmak için kaleme almıştır. Güvenmediğinden değil yani. O, notları yazmış olabilir ama makamda oturduğundan beri bunları gerçekleştiren sensin. Başarı, senin başarın."

Başımı iki yana salladım.

"Ailemizin başarısı. Seninle tanışmasaydım, bu planlar bu kadar hatasız gerçekleşemezdi bir tanem."

Başını omzuma yasladı, gülümsedi.

"Okuldayken daha kolaydı. Amacımız, bir şekilde ailelerimize ulaşmaktı. Sonrası, kayıplarımızla yaşamak..."

Gözlerinden süzülen yaşları silip başının tepesine bir buse kondurdum.

"Sonra, birbirimizin ailesi olduk. Kayıplarımıza rağmen..."

"Kayıplarımıza rağmen bir yolunu buldunuz devam etmek için."

Bir süre sessiz kaldık. Konuşmamız gibi düşüncelere dalışımız da beraberdi.

Doğruldu.

"Yunus Bey, lider falan anlamam. Beni dinleyeceksiniz. Yarın, kahvaltıdan sonra istirahat edeceksiniz."

Gülümsedim.

"Nasıl isterseniz hanımefendi."

Kıkırdadı.

GECENİN KARANLIĞINDA: YENİ BİR UMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin