XX. FIRTINADAN GERİYE KALAN

326 31 0
                                    

"...Farkında mısınız sizinle öncesiyle alâkalı hiç konuşmadık. O yüzden unvanınızla değil isminizle hitap ettim Vedat Bey."

Donanmaya girerken bizi büyük bir kalabalık selamladı. İnsanlarımız, övgü dolu sözler yağdırıyordu. Orduevinin önünde araçtan inip kalabalığa döndüm.

"Kusura bakmayın, kahvaltıya katılamadım ama boynumdaki atkıyı görüyorsunuz. Olağanüstü durumdaydık, yapılması gereken yapıldı. Ömer..."

Beyaz atkıyı uzattı. Boynumdakini çıkarıp atkının bir ucunu sırtıma attım.

"Kahvaltıya katılmayan oldu mu?"

"Herkes katıldı efendim!"

"Akşam yemeğini müteakiben konuşacağız! Herkes işine dönsün arkadaşlar. Her şeyden çok, güveniniz için size minnettarım."

"Size minnettarız efendim!"

"Devletimiz size minnettar!"

"Çok yaşa Yunus Bey!"

"Allah sizi başımızdan eksik etmesin!"

Kalabalık yavaş yavaş dağılırken yengeme döndüm.

"Elif nerede?"

"Odanızda, seni bekliyor."

Adeta koşarak yanına, odamıza çıktım. Beni görünce yüzündeki endişe dindi, gülümsedi. Tüm gücümle sarıldım. Dakikalarca konuşmadık.

"Söz verdiğim gibi döndüm bir tanem."

"Gittiğin gibi döndün."

Gülümsedim.

"Her şeyimsin. Allah seni başımdan eksik etmesin."

"Allah seni yanımdan eksik etmesin."

"Artık biliyorum bir tanem, abim gitti. Sana bir kez olsun baş sağlığı dileyemedim. Başın sağ olsun."

Saçlarımı okşayıp yanaklarıma eğildi.

"Başımız sağ olsun."

***

Gözlerimi açtım, Elif beni seyrediyordu.

"İyi uyudun mu bir tanem?" dedi, yanağıma eğildi.

"Günlerdir ilk defa iyi uyudum. Senin vesilenle."

Kıkırdadı.

"Bunu iltifat olarak saymıyorum."

Doğruldum, başını göğsüme yasladım.

Varlığınla, beni ayakta tutansın.

Sensiz yaşayacağım mutluluklar, kendinden utansın!

Seninle, varsa eğer bir an dahi yaşama imkânım

O anı beklemekle şereflenir her anım.

Ey ayaklarıma derman, gözlerime nur olan

Hayatıma anlam katan yârim...

Gönlümün huzuru, gözlerinle kaim...

Esirgeme bakışlarını, hem kıskanırım;

Sadece bana bak, beni dinle, beni hisset her daim...*

Gözlerime baktı, derin bir iç çekti.

"Nasıl bu kadar güzel yazıyorsun?"

Saçlarını okşadım.

GECENİN KARANLIĞINDA: YENİ BİR UMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin