bu bölüme ismini veren şarkıyı bırakıyorum buraya;
Jeno hafta sonu boyunca Jaemin ile kalmıştı. Birlikte film izlemişler, sohbet etmişler ve dışarı çıkmışlardı. Jaemin'e karanlık artık daha az korkunç geliyordu. Aralarında çok değişik bir iletişim vardı, Jeno yaralarına iyi gelmiş, yeniden yaşıyor gibi hissetmesini sağlamıştı. Uyandığı anda ilk düşündüğü şey Jeno'ydu. Bugün çok fazla işi vardı. Önce iş yerine gidip okula dönmek için işten ayrılacağını söyleyecek daha sonrasında okuluna dönüp kaydını aktifleştirecekti. Yatağında miskin miskin yatmayı bırakıp kalktı ve önce banyodaki işlerini halletti, ardından kıyafet seçimi için dolabının önüne geçti. Siyah kıyafetler yerine uzun süredir giymediği renkli tişörtlerinden birisini ve açık kot rengi pantolonunu yatağa fırlatıp pijamalarından kurtuldu. Tekrardan sadece bir gün içinde değişen hayatını sorgulamaya başladı. Jeno hayatına girmiş, Jaemin'in paramparça kalbini toplamıştı. Ona karşı hisleri vardı elbet, ama bunu aşk olarak adlandıramazdı. Zaten daha önceden birine aşık olmamıştı, bu ne demek bilmiyordu bile. Sanırım bunu Haechan'a sormalıydı. Düşünürken üzerine kıyafetlerini giymişti bile. Yatağının üzerindeki telefonu titremeye başlayınca kıyafetlerini katlamayı bırakıp gelen aramanın kimden olduğuna baktı. Jeno arıyordu.
"Jaemin selam." sesi yorgun geliyordu. Jaemin'in bir şey demesini beklemeden Jeno, "Okula geliyor musun?" diye ekledi. Jaemin gülümsedi, Jeno onu çok önemsiyordu ve bunun hoşuna gitmediğini söyleyemezdi. Biri tarafından bu şekilde ilgi görmeyeli uzun süre olmuştu.
"Önce iş yerime gideceğim, sonra kayıt için okula geleceğim. O zaman görüşürüz olur mu?" ardından, "Sen iyi misin?" dedi.
Jeno'nun içini çektiğini duydu, moralini bozan bir şey yaşadığı açıktı. Konuşmaya başladığında sesi çatlamıştı, neredeyse ağlamak üzereydi.
"Babam beni almak için eve geldi; annem yaygara çıkarttı, kavga ederlerken babamı merdivenlerden itti. Babamı hastaneye kaldırmak zorunda kaldık, sol bacağı kırık."
Konuşmaya devam etti.
"Bıktım annemin bu şekilde davranmasından, sabaha kadar içiyor, her sabah kavga ediyoruz ve beni ne kadar zedelediğinin farkında değil." hıçkırdı. "Son raddeye getirdi artık, babama yaptığı ile birlikte. Sızdığı bir ara eşyalarımı toplayıp evden kaçacağım. Sana gelebilir miyim?"
"Jeno, kapım sana her zaman açık ama önce annenle konuşmayı denemeye ne dersin? O senin annen, her ne kadar sinirlensen de bir şansı hak ediyor."
"Hep düzeleceğim diyor ama hiç düzelmiyor Pembe. Ona artık inancım kalmadı, şimdi kapatmam gerek, profesör geliyor. Görüşürüz."
Jeno, Jaemin'in bir şey demesini beklemeden telefonu kapattı. Jaemin ise kıyafeti üzerinde son düzeltmelerini yapıp evden ayrıldı.
🥀
Jaemin evden çıktıktan sonra iş yerine gidip tekrardan okula döneceğini söyleyerek işinden ayrıldı ve çalıştığı günlerin ücretini alıp okuluna doğru yol aldı. Okulun önüne geldiğinde yankılanan öğrencilerin seslerini duyunca, bir zamanlar kendisinin yakın arkadaşları ile eğlendiği bahçeyi görünce kendini çok garip hissetti, buraya çok yabancıydı artık.
Kulağındaki kulaklıklarını çıkarıp çalan şarkıyı kapattı. Derin bir nefes alıp kapıya yöneldi, bu onun için gerçekten zor bir şeydi ve bu yüzden kapıdan geçtiğinde bahçede eskiden hep takıldıkları yere baktı, Haechan ve Renjun oradaydı ama garip olan şey yanlarında Jeno'yu ilk gördüğü zaman yanındaki arkadaşları vardı. O tarafa doğru yürümeye başladı, onu ilk fark eden Renjun olmuştu.
"Jaemin!" ona doğru koştu ve boynuma sarıldı. "Lütfen kaydolacağım de bana." yalvaran ses tonu ile konuşmuştu. Kollarını onun beline sararken Haechan da sarılmalarına katılmıştı. Haechan sarılırken Jaemin konuşmaya başladı.
"Kayıt için geldim tabii ki de ama önce sizin bana şu iki çocuğun kim olduğunu söylemeniz gerekiyor." cümlenin sonlarına doğru sesi kısılmıştı. "Jeno'yu ilk gördüğüm zaman bu çocuklar ile birlikteydi."
Haechan sarılmayı bırakıp Jaemin'in elinden tuttu ve onu az önce oturdukları çardağa çekiştirdi. Diğer iki çocuk Jaemin'i tanıdıklarını belli eden gözlerle bakıyorlardı.
"Beyler, bu Renjun ile durmadan bahsettiğimiz Jaemin, Jaemin bunlar da sevgilim Mark ve onun arkadaşı Lucas. Bizden bir sınıf büyükler."
Haechan'ın sevgilim diye tanıttığı Mark denen çocuk konuşmaya başladı.
"Sen Jeno'nun kafede kilitlendiği çocuksun değil mi? Senden çok hoşlanıyor."
Jaemin al al olan yanaklarını kimse görmesin diye konuyu değiştirerek kayıt için gitmesi gerektiğini söyledi ve diğerlerine veda edip oradan ayrıldı. Bahçede yürürken gördüğü hocaları ile selamlaştı, bazıları ile sohbet etti. Hepsi Jaemin okula döneceği için mutluydu. Nihayet müdürün odasına ulaştığında müdürü bugünü bekliyormuş gibi kayıt işlerini halletti. Müdürü ile yaklaşık yarım saat oturdular, müdürü öncelikle Jaemin'e sekiz ay boyunca neler yaptığını sordu, bu konu üzerinde konuştular. Ardından Jaemin okula gelen bazı yeni kuralları öğrendi. Jaemin üzgün hissediyordu çünkü bir senesini yakmıştı, şimdi arkadaşlarından ve Jeno'dan bir sınıf küçük olacaktı. Alması gereken kitapları olduğu için müdürden izin isteyerek odadan ayrıldı. Koridorda salına salına yürürken yanından koşarak geçen Jeno'yu görünce arkasından seslendi.
"Jeno-yah!"
Jeno onu duymamıştı. Yine bağırsa yine duymayacağını bildiği için Jeno'nun arkasından tüm gücü ile koşmaya başladı, şansı varsa yakalayabilirdi siyah olanı. Jeno okul dışına çıkmıştı, hala koşuyorlardı; Jaemin çok yorulduğunu hissedebiliyordu ama yine de dayanıyordu. Tekrardan Jeno'ya seslenmeyi denedi, bu sefer başarılıydı. Jeno onu duymuş ve koşmayı bırakmıştı. Jaemin de adımlarını yavaşlattı ve Jeno'ya yaklaştı. Ağlıyordu.
"Jeno.. neden ağlıyorsun?" önünde durdu ve elini karşısındaki çocuğun yüzüne koydu. Baş parmağı ile göz yaşlarını siliyor bir yandan da şefkatle karşısındaki çocuğa bakıyordu.
Jeno hıçkırıklarının arasından, "Annem.." dedi. "Annem kendisini asmış."
Jaemin gözlerine dolan yaşları görmezden gelip Jeno'ya sımsıkı sarıldı. Jeno, pembesinin, aşık olduğu çocuğun omzunda sarsıla sarsıla ağlıyordu.
*2 ay sonra*
Jaemin elindeki çiçekler ile Jeno'nun odasına girdi ve komodinin üzerindeki eski çiçekleri çöpe atıp vazodaki suyu yeniledikten sonra yeni çiçekleri yerleştirdi. Jeno annesini kaybettikten sonra ağır bir depresyona girmişti ve rehabilitasyon merkezinde yatıyordu. Canı isterse konuşuyordu. Jaemin ise ona elinden geldiğince yardım etmeye çalışıyordu. Okuldan sonra Jeno'ya geliyor, onu görüp gidiyordu. Şu an Jeno uyuduğu için sessizce odadaki işlerini halledip yatağın yanındaki tekli koltuğa oturdu. Ardından konuşmaya başladı.
"Beni sen toparladın, şimdi sıra bende. Seni ben toparlayacağım çünkü sensiz ben bir hiçim, çünkü sen benim şarkılarımsın. Ben sana aşığım Jeno, özür dilerim sana bunu önceden söylemediğim için. Sana çok aşığım Jeno, toparlanmana ihtiyacım var."
ne biçim bölüm oldu bu yahuu.. neyseee uzunn süredir yazmıyordum özlemişimm, inşallah beğenirsiniiz <3