Önceki gün nereden geldiğini bilmediğim bir cesaretle Haneul'u okulun arka bahçesine davet etmiştim. Şimdiyse bunu yapmak bana pek de mantıklı görünmüyordu.Bana uzun bir süre boyunca bulaşan, rezil eden ve gizemli takılan bu şahısla yüzleşmek istediğimden pek emin değildim.
Öğle arası 'Kantinde indirim var hadi oraya gidelim.' diyen kankamı diğer kızlara emanet edip hızlıca arka bahçeye gittim. Gelen geçen herkesi gözlüyor, Haneul hangisi çözmeye çalışıyordum.
Yaklaşık yirmi dakika sonra, acaba vaz mı geçsem diye kendimi sorgulamaya başladım. Haneul beni ekmişti ve burada kök salacak halim yoktu.
Yavaşça ön bahçeye doğru yürüdüm. Maksat arkamdan biri 'Dur' diye bağırırsa havalı bir şekilde dönebilmekti.
"Demek beni burada bırakıp gidecektin, oysaki beni arıyordun. Ne çabuk vazgeçtin?"
Alaycı ve iğneleyici sesi duyduğum an arkamı döndüm. Bu kaş bu göz. Hepsi mi ben dünyaya sizi gömmek için geldim der?
"Junmyeon?" dedim heyecanla. Dedektif Jisoo yanılmaz. Dedektif Jisoo işi çözmüştü.
"Birbirimize bir saat boyunca isimlerimizi söyleyeceğimiz kısır döngüye girmek istemiyorum. Kısa kes."
Ona bakıp kafamı salladım. Ve yanına yaklaştım. Fısıldamak için elimle gel işareti yaptım ve kulağını bana yaklaştırmasını bekledim. İçinden 'Bu salağın amacı ne?' dediğini duyar gibiydim.
"Bak biri beni Tae ile videoya almış. Beni tehdit etti ve senin kimliğini biliyor."
Benden uzaklaştı ve kaşlarını kaldırdı.
"Sen artık kimliğimi bildiğine göre, senden ve Tae'den bana ne?"
Sinirle ona baktım. Ne demek senden ve Tae'den bana ne?
"Yardımın gerek! Onu bulmamız lazım. Hem sen daha önce böyle işlere kalkıştın. Tecrübelisin."
Bu sefer sinirlenme sırası ondaydı.
"Sen bana sapık mı diyorsun şimdi?"
"Demedim, ima ettim."
"Git başkasını bul o zaman."
Junmyeon gitmek üzereyken koluna yapıştım.
"Eğer bu çocuğu bulmama yardım edersen YouTube hesabımı silerim ve cringe olmazsın. Lütfenn."
Şaşkın şaşkın bana baktı.
"Senin YouTube hesabın ile ilgilenmiyorum. Sadece kimliğimi ifşa etme."
Kabul ettiğini düşünerek, "Kralsın." diyerek ona sarılıverdim. Ben mutlu mutlu ona boğarcasına sarılırken o beni itiyor, kaçmaya çalışıyor ve büyük ihtimal eve gidince kıyafetlerini atsa mı yıkasa mı onu tartışıyordu.
Alt tarafı sarıldık bu neyin tantanası.
• | •
Junmyeon ile farklı sınıflarda olduğumuz için bana telefon numarasını verdi ve gitti. Bunu benden pek hoşlanmamasına bağladım.
Yavaş yavaş yürüyerek dolabımın bulunduğu kata çıktım. Fizik kitabımı orada unutmuştum ve ders araç gereci getirmemekten eksi almak istemiyordum.
Dolabı açtım ve fizik kitabımı raftan çektim. Ben kitabı elime aldığım anda dolabın içinden bir fotoğraf süzülüp yere düştü. O sırada yanımda olan dolap komşum Seulgi fotoğrafı eline aldı ve kısa bir bakış attı, "Jisoo bu senin mi.. aaa yanındaki.."
Büyük bir hızla fotoğrafı elinden çektim. Junmyeon ve benim konuştuğumuz, büyük ihtimal 2. katan çekilmiş bir fotoğrafa bakıyordum. Kaşlarım çatıldı. Demek sapığım fotoğrafımı çekmiş ve dolabıma atmıştı.
"Junmyeon ve sen.." diyen Seulgi'ye kafamı çevirdim. "Yok öyle bir şey bunlar hep shop, hep Amerika oyunları."
Yutkunarak kafa salladı, "Sen öyle diyorsan öyledir."
• | •
Jisoo'dan ayrılınca doğru kantine ilerledim.
Tae ve onun yanındaki Minsoo'nun dur bir dakika Minsoo mu? Neyse onların kötücül bakışlarını görmezden geldim. Hadi Tae'yi anladım da bu mastersalak neden bana böyle bakıyordu hiçbir fikrim yoktu.
Yavaşca görüş açıma giren iki avanağa yaklaştım. Birazdan habitatlarına girecektim. Sonra, yaklaştıkça yalnız olmadıklarını gördüm. Kurban ve Misaki..
"Selam." dedim sessizce. Kris kolunu omzuma attı ve gülümsedi.
"Selam verirken bile geberin der gibisin kanka."
Sessiz olmaya özen göstererek tısladım.
"Bu bir yetenek."
Sonra Sehun bir spiker edası ile bana günün onlarla olmadığım kısmının kısa bir özetini yapmaya gerek duydu.
"Taehee ile randevum var."
Bir ona bir de 'Neydi günahım?' bakışları atan Taehee'ye baktım. Asıl benim günahım neydi de bunlarla aynı masadaydım.
"İyi iyi." dedim. Sehun'un evimi işgal etmediği bir güne hayır demezdim. İçiyor, kanka yardım et diye bana geliyordu. Ailesi ile kavga ediyor, bana sormadan bizde kalıyordu. Canı sıkıyor benim PlayStationım ile pes atıyordu. Neden, neden? Yol geçen hanı mıyım ben?
"Madem öyle biz gidelim. Daha fazla sizinle aynı havayı soluyamayacağım." dedi Taehee ve bana bakan Misaki'yi kolundan çekerek uzaklaştı.
"Neden böyle bir ceza verdin ki?" diyen Sehun'a baktım sonra.
"Daha kolay bir şey seçemez miydin?"
"Kaybettin." dedi Kris. "Misaki'nin senden hoşlandığı ile ilgili bir iddiaya girmeyecektin. Her kız seni izliyor diye sana aşık değil. Şimdi paşa paşa o kız ile randevuya git. Belki ondan hoşlanırsın."
'Misaki kimi izliyor biliyorum' diye geçirdim içimden. Egoist Sehun, böyle giderse çok iddia kaybedersin.
"Seni mahvedicem!" dedi Sehun Kris'e bakarak. Büyük ihtimal araba yarışında onu yenmekten bahsediyordu. Bence Sehun bunların hepsini haketmişti. Arkadaş gömmek gibi olmasın biraz da kalpsizdi. Bu yüzden içimden Taehee denen kızın ona iyi bir ders vermesini diliyordum.
• | •
Bu bölümün de sonuna geldik.
Sizi çok seviyorum ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✓ YOUTUBER ☆ ᴋɪᴍ ᴊɪsᴏᴏ
ActionTAMAMLANDI + 🍒🍙❯ !!❛ merhaba arkadaşlar kanalıma hoş geldiniz. ❜ demek ne kadar zor olabilirdi ki? belki de karşılaşacağı şeyleri hayal bile edememişti,, ♯🦋;; junsoo, jiho, taennie, ...