21 • Exams

774 84 272
                                    


• | •

Yavaş yavaş aşağı düşen başım ile engin soru denizini izliyordum.

Ertesi gün fizik sınavı vardı ve ben Junmyeon'un "Ders çalış ki yüksek al." dediği anları beynimden uzaklaştırmış ve sırf vicdan azabı çekmemek için tekrarlanmasını engellemiştim. Resmen günlerimi boşa geçirmiştim. Ama yine olsa yine yapardım.

Bu sınav haftasının ben geliyorum diyerek bana el salladığı birkaç günde abim diyip güvendiğim Jin'den bana ders anlatmasını istemiştim. Ama o ne yapmıştı, "Benim sınavlarım daha zor Jisoo. Büyük sınıfta olmak büyük sorumluluk getirir." diyerek yardım etmemişti. Abi günün üçte biri yemeyip içmeyip ders çalışıyorsun, artık kitabı öyle bir yutmuşsun ki uykunda sana matematik çözdürüyorum. Son hafta tekrarını da yapmayıver, alt tarafı senden azıcık yardım istedim bu bencillik de ne.

Artı sınav haftam pee da iyi gitmiyordu. Okuldaki öğrencilerin o son olaydan sonra epeyce artan cringe davranışları beni deli ediyordu. Resmen bana olan davranışları değişmişti. Her şey Junmyeon ile yakın olduğum için miydi?

"Lanet olası Fizik sınavı." dedim içimden. Sonra telefonuma baktım. Alsam mı yoksa almasam mı kararsızlığımdan sonra hızlıca masamdan onu kaptım ve kişilerimden onu buldum.

Her zaman haklı aranıyor...

"Gece gece neden aradın?"

"Bir sebebi olması mı lazım öküz!" dedim sinirle. Oysaki o kıkırdadı.

"Hayır... Sadece benim bildiğim Jisoo bu saatlerde uyur."

Kaşlarımı çattım. "Ders çalışıyorum ve biliyorsun, hayatta yapamadığım iki şey var. Birisi fizik birisi de yemek."

"Seni alan yaşamadı o zaman hahaahah." diye gülmeye başladı telefonun diğer ucundaki.

"Böyle giderse telefonu yüzüne kapayacağım aaa." dedim alayla.

"Hey, geleyim mi yanına. Biliyorsun benim babam fizikçi." dedi bana.

"Baban fizikçi diye otomatikman sen de mi fizikçi oluyorsun?" dedim ona.

"Hayır ama bu konuya yeteneğim var." dedi. Onu görmesem bile gülümsediğini hissedebiliyordum.

"Madem yardımcı olmak istiyorsun ve ısrar da ediyorsun gel bakalım." dedim sevinçle. Sonra telefonu kapattım ve penceremi açtım. Şu katlanan plastik merdivenlerden zamanında Lisa gece gece kapıyı çalmasın ve ev halkını uyandırmasın diye almıştım. O zamandan beri de herkes eve penceremden giriyordu resmen.

Ben bir süre bekledikten sonra ışık hızındaki bir taş penceremden girip halıya düştü. İşte o zaman onun geldiğini anladım ve merdiveni sarkıttım. Bu taş olayı aramızdaki ufak bir şifreydi. Bunu yapmayı bize Jin önermişti, önerirken de "Bizim zamanımızda sevdiğimiz kızların camına taş atardık." demişti. Hangi dönemde yaşıyordu hiçbir fikrim yoktu ama her şeyi fazla abartıyordu, altı üstü benden beş yaş daha büyüksün Jin. Senin döneminde olup da benim yaşamadığım ne olabilir ki?

Pencereme tırmanan şahıs tırmanmayı bitirdiği zaman gülümsedi. "Selam Jisuu."

"Selam Junmyeon."

✓    YOUTUBER ☆ ᴋɪᴍ ᴊɪsᴏᴏHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin