1.BÖLÜM

55.6K 423 11
                                    

“ hadi lena yapma annemi bu durumda yalnız bırakamayız öyle değil mi? Bu onun nişan günü!”

Evet tahmin ettiğiniz gibi benim küçük kardeşim john.. benden iki yaş küçük olmasına rağmen genelde daha olgunca davranıp herkesin övgüsünü kazanan küçük erkek kardeşim..

“o lanet olasıca insanlardan nefret ediyorum” dedim elimdeki bardağı tezgaha hızlıca koyarak.. “kadınların köpeklerinin bile bizden daha fazla parası var!”

John kocaman bir kahkaha atarak yanıma yaklaştı :

“evet para onlarda ama inan bana bir çuval bile giysen hepsinden bin kat daha güzel görünürsün.”

Gülümsemekten kendimi alamadım

.

Bu küçücük karanlık evde geçirdiğim 20 seneden sonra annem artık burada yaşamayacaktı. John ve benim yalnız yaşamamız ve evin tüm sorumluluğunu almak beni biraz kasıyordu .

Sonuçta anneme onunla yaşamayacağımızı daha söylememiştim ama hiçbir kuvvet beni o şımarık insanların yanında yaşatamazdı. Ben burada, bu fakir mahallede yaşamaktan memnundum… uyuşturucu satıcı arkadaşlarımdan.. hatta para için adamların koynuna giren birlikte büyüdüğüm kız arkadaşlarımdan bile memnundum.. en azından hepsi doğaldı ve yoksuldu. Tıpkı bizim gibi.

Hem carterın annemle evlenmesi bize de bakacağı anlamına gelmiyordu. Ona yük olmak istemezdim, para düşkünü bir kız olarak görünmektense bu bataklıkta ölmeye bile razıydım.

“hazır mısın ?” diye seslenen john beni düşüncelerimden kurtardı.

Üzerime siyah askılı bir bluz ve siyah pantolon giymiştim. Çok fazla süslenmenin bir anlamı yoktu. Zaten öyle süslü püslü elbiselerimde yoktu.  saçlarımı topladım ve halka küpelerimi taktım.

Kardeşim güzel bir ceket altına kot giymişti. Gerçekten de hoş görünüyordu.

Sonuçta benim kardeşimdi öyle değil mi?

Yolda iyice gerilmiştim. Aslında gerilmemin sebebi üzerimde ki kıyafetler ya da oradaki kendini beğenmiş insanlar değildi.

 

Üvey kardeşim William reynolds.

Lanet olsun.. bunu kendime bile itiraf edemiyordum ama hayatımda onun gibi birisini tanımamıştım. Pek konuşmuyordu. Ama yüzü ve hareketleri beni inanılmaz şekilde kendine çekiyordu. Onunla ilk karşılaştığımızda o kadar aptallaşmıştım ki kendimden nefret etmiştim. Bu ikinci karşılaşmamız olacaktı. Ve bu sefer o kendini beğenmiş çocuk benim umurumda olmayacaktı.

Düşüncelere dalmışken karşımızda boylu boyunca uzanan denizin kenarındaki büyük villaya yaklaşmıştık. Gerginliğim gitgide artarken johnun eğlenen bir havası vardı. Bu süslü hayatın kardeşimi kendine çekmesinden korkuyordum  ama sonuçta bu ailede pervasız olan bendim. Bir olay olacaksa ya da kötü bir şey yapılmışsa muhtemelen bu benim tarafımdan yapılmış olurdu. Bu geleneği bozmanın bir anlamı da yoktu doğrusu..

YaSaK BeDeNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin